18 Ekim 2023

Gençlerle Söyleşi-71

KONU: TUZAK 


(Bursa/Görükle Gençlik Merkezi 

17.Eylül.2021 tarihli söyleşiden kesitler)


-TUZAK.. Cenâb-ı Hâkk’ın âyeti kerimelerde kullandığı, hayatın içerisinde bizim bazen başkalarına karşı, bazen kendimize karşı kurduğumuz bir kavram.. Ve esasında ve en önemlisi olmak üzere Cenâb-ı Hakk'ın yarattığı ve yaşamak üzere önümüzde açtığı çığırda, O’nun yoluna karşı kurduğumuz bir plan ile çoğumuzun hayatını heder ettiği bir anlayış; tuzak!


-“Kötü bir plan, kötü bir tuzak kuran kimsenin yaptığı ancak kendi başına geçer.” (Fatır-43)

Bütün planlar, Allah Azze ve Celle’nin planının altında kalır. yapmaya çalıştığımız her şey, Allah Azze ve Celle’nin bilgisindedir ve Cenâb-ı Hakk, O’na rağmen bir şeyler yapıyorsak bunu bizim başımıza geçirir.


-Günahı yol edinen ve onu yaşam tarzına dönüştüren, artık ahiret amacından vazgeçip dünyayı amaç haline getirip günahları sürekli ve kalıcı bir şekilde yaşamaya başlayan, bunun artık teorisini kurup hayatını bunun odağında götürmeye çalışan kimseler... Bu artık Cenâb-ı Hakk'a karşı başkaldırıyla günahı, planlı bir yaşama süreci. Allah kâfirleri böyle bahsetti, fasıkları böyle bahsetti, münafıkları böyle bahsetti. Çünkü onlar, maksatlı bir biçimde Cenâb-ı Hakk'a karşı bu süreci ediniyorlar. Dolayısıyla Cenâb-ı Hakk'ı kandırırcasına O’na karşı tuzak kuruyorlar. 


-Hayvanlar Allah Azze ve Celle’nin  vahy ettiğinin dışına çıkmıyor. Bunun dışına çıkacak bir iradesi de yok zaten. Ama insan dediğimiz varlık, Cenâb-ı Hakk'ın kendisine önüne koyduğu, ucu cennete çıkan, sırat-ı müstakîm dediğimiz yol dışında yol arıyor. Hayatı Allah adına yaşayıp O’nu sevip O’nu sayacağı bir mecrada, tam da yaratılışının kendisine uygun ve Yaratıcı’nın da beklentisine uygun bir biçimde yaşayacağına, bunun dışına bir yol aramak ve o yolu yaşam biçimi haline dönüştürmek, kulun hayatın sahibine karşı yeni bir plan ile başkaldırısından ibarettir. Bireylerden oluşan toplumlar da bunu çoğaltır, kollektif bir biçimde, toplumsal olarak yaşamaya kalkışırlar. Zaten bu tek başına olacak bir şey değildir. Çoğalıp insanlar, geçmişteki nice toplumlar, bunu Allah Azze ve Celle’nin yoluna karşı durdular. 


-“Bunlardan öncekiler de tuzak kurmuşlar, ama Allah da onların evlerini temellerinden sökmüş, üstlerindeki tavan tepelerine inmiş, böylece hiç farkında olmadıkları bir yerden kendilerine ceza ansızın gelmişti.” (Nahl-26)

Cenâb-ı Hakk, peyderpey, onların elinden, amaçladıkları şeyleri, tüketerek alır. Allah Azze ve Celle’nin planı, karşı planı işlemeye başlar. Kul Cenâb-ı Hakk'ın âyetlerini yalanlayıp hayatında bunlara yer vermeyip, kendisine yeni bir mecrada, Allah’ın olurlarını olmazlarını umursamadan ama Allah’ın verdikleriyle bir şeyler yapmaya kalktığında, bu Cenâb-ı Hakk'a karşı kurduğu tuzak ile Allah Azze ve Celle’nin karşı planı, onun elinden bunları da alır.

Onlar bir plan yaptılar, Biz de karşı plan yaptık.” (Neml-50)

Onlar hiç farkında olmadılar. Neden Allah Azze ve Celle’nin planı sonuca varır, kulun planı elinde kalır? Çünkü;

“Onlardan öncekiler de tuzak kurmuşlardı; oysa bütün planlar Allah’a aittir.” (Rad-42)

Allah açısından bütün her şey açıktır. Bütün planlar O’na aittir. Her kişi ne kazanıyor? Her kişi neyin peşini kovalıyor? Her kişi, ne elde etmeye çalışıyor? Nasıl bir plan ile, Cenâb-ı Hakk'ın nimetlerini, Cenâb-ı Hakk'ın verdiği bir bedenle başka bir amaca doğru koşuyor? Bunların hepsi, Allah Azze ve Celle’ye açık olduğu için, hepsini bildiği için Cenâb-ı Hakk'ın karşı planı, sonucunu bulur, kulun planı elinde kalır.


-Cenâb-ı Hakk'ı anmaktan uzak duran kimse, Cenâb-ı Hakk'ın nimetiyle ve Cenâb-ı Hakk'ın verdiği bir bedenle mutluluğu dener, dener, dener ama her defasında boşa çıkar. Bu Cenâb-ı Hakk'a karşı kurduğu tuzaklara her defasında kendisi düşer. Bu Yüce Yaratıcı’nın üst plandaki hâkimiyetinin bir sonucudur.


-“Âyetlerimizi yalanlayanları hiç bilmedikleri yerden adım adım yıkıma götürürüz. Onlara mühlet veriyorum. (Ama) bilin ki cezalandırmam çok çetindir!” (Araf-182,183)

Kulun başlattığı tuzak, Yüce Yaradan tarafından karşı bir hamle görüyor.


-Hayat, görünür haliyle değil, ruhsal varlığımızın görünmez boyutlarıyla yaşanıyor. Bizim elde ettiklerimizden aldığımız haz ve lezzetler, Cenâb-ı Hakk'ın bize yaşattığı şeylerdir. Nesnelerle bunlar elde edilen şeyler değil.


-Allah Azze ve Celle ile zıtlaşarak mutluluk elde edebileceğimiz düşüncesi, tamamıyla şeytani bir evhamdan ibarettir. Allah'ı geride bırakıp yeni bir hayat kurma, zevkli, renkli bir hayat kurma düşüncesi, Cenâb-ı Hakk dedi ki; Bunu gerçekleştiremezsiniz, Ben’im ortamımda, Benimyarattığım muhitte, Benim yarattığım bedenlerle mi bunu gerçekleştireceksiniz? Neticede öyle bir sonuçla karşılaşırsanız ki bütün bir hayat boşa gitmiş ve Allah Azze ve Celle’ye karşı aradığınız her çare, elinizde patlamış, en zeki düşüncelerle yapmaya çalıştıklarınız, aleyhinize dönmüş. Bu tam manasıyla planın, kötü planın sahibinin başına geçmesinden ibarettir. Bunun doğrusu nedir?


Prof. Dr. Hfz. Halis AYDEMİR 

https://www.youtube.com/live/zi5WHTEZj-E?si=Ld1bbrz4CrkSymip

Hiç yorum yok: