KONU: YAŞLILIK
(Bursa/Görükle Gençlik Merkezi 30.Temmuz.2021 tarihli söyleşiden kesitler)
-“Kime ömür veriyorsak, onun yaratılışını tersine çeviriyoruz. Akletmez misiniz?”(Yasin-68)
Kişi demeli ki; “Kendimi ve bütün eforumu, sermayemi hayatta, sadece bu hayata adarsam yatırımımı, tamamıyla bu hayata verirsem, bu hayat zaten tükenmekte o zaman yatırımdan sahip olduğum sermayeden daha baştan vazgeçmiş olurum. Çünkü tükenen bir sürece yatırım yapıyorum.”
Ve hiçbirimiz şu hayatın içerisinde, bu açıdan baktığımızda, tükenen bir sürece yatırım yapmak istemeyiz. Biten bir sürece yatırım yapmak istemeyiz. Yatırımlar hep ileriye dönük ve kalıcı olsun diye vardır. Ama hayatın kendisi, “yaşlanma” dediğimiz süreç ile her bir bireyi zaten kesmişken; o zaman bunun ötesi, bir arayış... İşte akletme dediğimiz süreç, bir eşik gibi önümüze geliyor ve orada ‘sonlu’ başlangıçlardan ‘sonsuz’ başlangıca, ufkumuzu taşıyoruz.
-“Sizi güçsüz bir halde yaratan, güçsüzlükten sonra size kuvvet veren, kuvvetli döneminizden sonra sizi tekrar güçsüz ve saçı başı ağarmış ihtiyar hâline getiren Allah’tır.” (Rum-54)
Size kuvvet veren de Allah Azze ve Celle’dir. Allah'tan başka kimse, bize kuvvet veremez. Kuvvet, bütünüyle Allah'ın. Ama verdiği gibi de geri alıyor.
-“İyi bilin ki dünya hayatı ancak bir oyundan, bir eğlenceden, bir süs ve gösterişten, aranızda bir öğünmeden, mal ve evlatta çokluk yarışından ibarettir. Tıpkı bir yağmur gibi ki, onun bitirdiği ekinler çiftçilerin hoşuna gider. Sonra kuruyuverir de sen onu sapsarı kesilmiş görürsün. Ardından da çerçöp hâline gelirler.” (Hadid-20)
Yani olay, dünyada böyle bunu da değiştiremezsiniz. Bunu geciktirmeye çalışırsınız ama yenişemezsiniz. O sizi yenmeye başlar. Bazen böyle insanlar olur, sürekli bir şeylerle kendisini genç tutmaya çalışır ama öteden bakanlar; “İyi uğraşıyor, didiniyor ama hayat onu da kuşatıp onu da yaşlandırıyor.” Der. Çabasını bir yerden sonra komik belki trajik bulabilir artık. İyice bunu bir takıntı haline getirirse... Çünkü Yüce Yaradan’ın koyduğu buyruk üst bir buyruk, geçilecek değil.
-“Aranızda ölümü şaşmaz bir plan çerçevesinde takdir eden biziz. Engel olabilecek hiçbir güç yoktur sizi öldürmemize.” (Vakıa-60)
Akleden kimseler, süreçle barışık yaşayan kimselerdir. O süreci bilir ve sürecin kendi üzerindeki tecellisiyle barışıktır yani. Allah Azze ve Celle’nin hükmüyle çatışarak didişerek nereye gidebilirsiniz ki? Kendinizle kavga edecek değilsiniz. Saçlarınızdaki değişen renkleri, buyruğun sahibi Allah'tan alıyor. Sizden alsaydı hiç beyazlama, aklaşma diye efendim cildimiz, rengimiz, ondan sonra ve yaşlanan her tarafımız, bizimle bizim komutlarımızla ilişkili değil ki. Yaratan Kudret’in emrine bakıyor ve O’nun emrine uygun olarak sürekli hal değiştiriyor. Cenâb-ı Hak “Bizi geçemezsiniz” dedi. Yani buyruğun, buyruğu bastırıp yeni bir buyrukla biz ve hükmümüzü Cenâb-ı Hakk’ın hükmünün üstüne, onu ortadan kaldıracak şekilde oturtamayız.
İnsan ve insanlık, bugün geldiği noktada ve geçmişte de bu yönde girişimleri var hayatın Cenâb-ı Hakk’ın koyduğu bu sarmalını delmek hususunda son derece arzulu ve bugün de çok iddialı. Yani bazılarına göre çok yakında artık ölüm kalkıyor, yaşlanma bitiyor ve insanlar, sonsuz bir şekilde hayatta kalabilecekler. Bu Allah Azze ve Celle’nin hükmüne karşı meydan okuma biçimleri, dün de hangi örnekleriyle ve çabalarıyla Allah'a karşı ortaya konduysa da hepsi mağlup oldular.
-Kişi, kendi sağlığına, diriliğine Allah Azze ve Celle’nin emriyle emanet olarak bakıp elbette sahip çıkmalıdır. Ama bu yaşlanmaya karşı bir direnç ve ölüme karşı bir başkaldırı niyetiyle değil... Hayatı, Allah Azze ve Celle’nin bize bir emaneti olarak korumaya çalışmak ama mümin olan kişi bilir ki; “Ne kadar korumaya çalışsam da peyderpey, günbegün ben sağlığımdan da gücümden de kuvvetinden de kaybedeceğim. Çünkü ben yolculuktayım, sona doğru ilerledikçe mesafe azalacak, nefesler tükenecek ve ilahi huzura ruhumu teslim ederek çıkacağım.”
-Yaşlanma realitesi, hayata karşı bakış açımızı, ona olan tutkumuzu tümüyle ortadan kaldırır. Bu kez hayatı bir araç haline dönüştürmeye ve neyi amaçlayacaksak ki hayatın amaç olmaktan çıktığı yerde, ahiret dediğimiz diğer sonsuz hayat, amaç haline gelir ki böyle bir durumda kişi, elindeki hayatı kalıcı bir sermayeye ve gerçek bir yatırıma dönüştürme fırsatına kavuşur.
-Akleden kimselerin yaşlanma gerçeğinin farkına varmaları hayatın bir gelip geçilen süreç olduğunu hatırda tutmaları için en elverişli uyaranlardan bir tanesidir. Ama bu, bizim sonsuza değin kaderimiz değil. Ölüm sonrası yaşlanmanın ortadan kaldırıldığı, artık hep genç kaldığımız hep mutlu olduğumuz ve bu mutluluğumuzu sonsuz yaşadığımız bir dünya var. Muttakiler yani Cenâb-ı Hakk’ı sevip sayanlar, O’nun katına böyle dönenler, cennetlerde,
nehirlerde, onlar sıdk makamında..
Muttaki kullar bu sonsuz mutluluğa döneceği güne adım adım yaklaştıkça yaşlanmayı huzurla, mutlulukla, güzellikle, hoşnutukla ve hatta ümitle karşılarken; kötüler bunu talihsiz bir durum olarak, sürekli ‘ah, vah!’ ederek hoşnutsuz, mutsuz ve kötü bir sonun kendilerini yakalamak üzere olduğu bir bedbahtlıkla yaşarlar. Seçim bizim.
Prof. Dr. Hfz. Halis AYDEMİR
https://www.youtube.com/live/JLRdeOkAgOc?si=Sc2AytlxNQWKMkAt
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder