KONU: CEZA
(Bursa/Görükle Gençlik Merkezi
20.Ağustos.2021 tarihli söyleşiden kesitler)
-İrade sahibi bir kimsenin kötü fiil işlemesi, ceza ile karşılık bulur.
Hangimiz kardeşimizin veya sevdiğimiz birinin bir başkası tarafından katledildiğinde, cezasız kalmasını ister ki ceza kavramına karşı çıkalım, ceza kavramını kötü ilan edelim, ceza kavramını yersiz bulalım, dini bir mefhum olarak hayatımızdan çıkarmaya çalışalım?
-Her kişinin yaptığının karşılığını göreceği, cezanın gerçekleşeceği din gününü hatırlayalım. Bu düzeni bunun için kurdu Cenâb-ı Hak. Kişiler iradelerini kullansınlar, herkes iradesiyle ne olmak istediğine karar versin.
-Cenâb-ı Hâk dedi ki: “Dinde zorlama yok” (Bakara-256)
Tüm bu düzenlemeler niçin var? Ceza hakkıyla karşılığını bulsun diye. Cezanın üzerine mağduriyet gölgesi düşmesin diye. “Dileyen iman etsin, dileyen inkar etsin.” (Kehf-29)
-“Kur’an’ın gerçek olduğu kendileri için apaçık belli oluncaya kadar onlara çevrelerinde ve kendilerinde bulunan kanıtlarımızı hep göstereceğiz.” (Fussilet-53)
Biz onlara ayetlerimizi göstereceğiz taa ki onların onların anlayışında bunun hak olduğu belirginleşinceye kadar. Bu da sağlanmalı ki ceza tahakkuk etsin yani hak edilsin. Yoksa cehennemde birisi dese ki: “Ya Rabbi, ben anlamamıştım yani mevzuyu ben farklı anlamışım. Bir yanlış anlama olmuş. Dolayısıyla da yanlış şeyler yapmışım öyle baştan bir düğmeyi yanlış iliklemişim, tökezlemişim. Ondan sonra da bir türlü yerine getirememişim. Ben bu aksi istikamette ilerlerken de tam da Senin rızanı kovalıyordum, tam da Senin hoşnutluğunu sağlamaya çalışıyordum. İyi sanarak yapıyordum.” Diyebilmesine imkân yok çünkü Allah Azze ve Celle, kulun daha hayatta iken doğruyu yanlışı anlamasını sağlayacağını söylüyor. Cenâb-ı Hakk, Zât’ına muhalif, O’nun hâkimiyetini, O’nun hayatı yaratan ve yaşatan gücünü reddedenleri hep kâfir olarak isimlendirdi. Ne demek kâfir? Yani üzerini bile bile örten, gördüğü halde bildiği gerçeği özellikle yok sayan kimseler. Dolayısıyla küfür bilinçli, istemli, bile bile ve inat temelli bir davranış biçimi olduğu için doğrudan cezayı gerektirir.
-Kişide bir hayır olsa Allah Azze ve Celle bilse ki ondaki o hayır şu kadar imkândan sonra ortaya çıkacak. Cenâb-ı Hak o zaman, o imkânı ona yaşatacak alanı ve fırsatı verir.
“Allah onlarda bir hayır bilse onlara da kesinlikle işittirir.” (Enfal-23)
Çünkü Cenâb-ı Hak,kuluna ceza vermek hevesinde değil; ceza vermek için illa bir kuluna, bir yol arayan biri değil. Allah Azze ve Celle tam tersi, kulunu bağışlamak, onu vaadettiği güzel sonuçla buluşturmak için esenlik yurduna çağırır. Kullarını cennete, mutluluğa çağırır. Allah Azze ve Celle kullarını, cehenneme çağırmaz. Tam tersi kullarını cezadan, cehennemden sakındırır. Oraya gidecek yolları onlara hatırlatır, uyarır, hatta onlar, o yollara yönelirlerse dünyadan başlayan ufak ufak cezalarla yani bunlar yollarda önüne çıkardığı tümsekler gibidir o tümseklerle onların yollarını, küfür sürecinde zorlaştırır ki o gittikleri olumsuz istikametten dönsünler. İradelerini kullanıp dönsünler. Cenâb-ı Hak, iradenin bitiminden evvel, kulların iradelerini olumlu istikamette kullanarak cezadan kurtulmak için, imkâna kavuşmaları için hayatta onlara her şeyi yapar.
-Allah Azze ve Celle, kulu tekrar Kendisi’ne, sırat-ı müstakime çekebilmek için her tarafından çepeçevre çağrılarla kuşatır. O yüzden ayetler yağmur gibi üzerimize yağar. O yüzden ibretler, yağmur gibi, üzerimize yağar. O yüzden sıkıntılar fakirlik olsun, zaruret olsun, hastalık olsun, sevdiklerimizden ve başkalarından kaybettiğimiz süreçlerde hep Allah Azze ve Celle, bu sert örneklerle de olsa biz kullara kendisini hatırlatıp, O’na karşı olan duruşumuzu ve duruşumuzdaki aksaklıkları gözden geçirip düzeltmemizi bekler. Tüm bunlar, büyük ceza diye bahsettiğimiz bitimsiz “Cehennem”e doğru giden süreçte yaşatılan şeyler. Çünkü dünyadaki cezaların her birini boşa çıkaran, adeta basitleştiren, hiç düzeyine düşüren, Cenâb-ı Hakk'ın ahiretteki cehennem azabıdır. O cezayı Cenâb-ı Hakk, apayrı bir yere koydu.
-Biz ne için yaşıyoruz? Din gününe çıkmak üzere yaşıyoruz, din günü ne demek? Ceza günü demek! Muhasebenin, hesabın yapıldığı gün demek. Eğer ceza kavramını hatırda tutarsa bir kimse, ameli işlerken ceza ile birlikte işlerse, cezayı düşünerek o cezadan aldığı ilhamla amelini doğru düzgün yapabilme, iyi ve doğru bir seçeneği tercih etmeye kavuşur. Cezasız bir ortamda olduğunu düşünenler, pervasız davranmaya başlarlar.
Prof. Dr. Hfz. Halis AYDEMİR
https://www.youtube.com/live/CBZX6dQsy0E?si=G84ql4OJtw_iK-n_
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder