16 Ekim 2023

Gençlerle Söyleşi-68

KONU: GIYBET


(Bursa/Görükle Gençlik Merkezi 

27.Ağustos.2021 tarihli söyleşiden kesitler)


-İnsanların gıyabındaki konuştuklarımızı Cenâb-ı Hak bizim onlara doğrudan saldırı olarak tarif ediyor. Gıybeti edilen kişinin tepkisiyle durumu düzeltecek, kendisini savunacak, mazeretini ifade edip belki düzeltecek imkânı olmaz.


-Gıybet gibi kötü fiiller, iyi amelleri tükete tükete o kişi iflas eder. Dünyada gıybet ederek itibarına saldırdığı kimselere, kişinin en değerli amellerini kaptıracağı bir hesap söz konusu. O bakımdan gıybet hafife alıp basit görülecek bir şey değil. 


-Bize gelip konuşanlar, başkalarına gidince de bizi konuşuyorlardır, o yüzden insanın en iyisi, ‘dil’inden kolayca seçilir.


-“Ey iman edenler! Zannın çoğundan sakının; çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin gizli hallerini ve kusurlarını araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın.”(Hucurat-12)

Tecessüs etmeyin, biriniz diğerinizin gıybetini de etmesin. Tecessüs etmeyi önden yasakladığına göre Cenâb-ı Hak, tecessüsün aslında gıybeti beslediğini bize öğretti. Gıybet, tecessüsün adeta tahrik edicisi… Gıybet etmeye meyyal olanlar, tecessüs etmeye de meyyal olan kimselerdir.


-Hepimiz zaten günahkârız ve hepimiz Allah Azze ve Celle’nin rahmetine muhtacız. Dolayısıyla kişi, kendi kusurlarını Allah Azze ve Celle’nin örttüğünü iyi bellerse, başkalarının kusurlarını dile getirip insanların yanında anmaktan utanır. Bilir ki; “Benzeri başka kusurlar, belki daha büyükleri bende var. Birilerinin de beni bu kusurlarımla anmasını arzu eder miyim? Cenâb-ı Hak, beni setretti, kimse bilmedi, işledik. Onlar Allah'la aramızda kaldı. Ee şimdi birilerininki bizim gözümüze ilişti diye kalkıp onları insanların yanında gıybetlerini yaparak deşifre ederek “bak biz ne kadar temiziz” mi demek istiyoruz?”


-Kişinin başkalarının ayıplarını konuşa konuşa kendisini daha ayıplı hale getireceği, başkalarının ayıplarını, eksiklerini gördüğü halde konuşmaktan uzak durarak da adeta Allah Azze ve Celle katında aklanacağı bir süreçten bahsediyoruz.


-Müminlerin birbirlerine olan karşı sorumlulukları var. Birbirlerine iyi yönde katkı sunma sorumlulukları var. Allah müminleri böyle tarif etti ve hüsrandan, birbirimize destek olarak çıkabiliriz.  Çoğumuzun girdabına kapıldığı ve çoğumuzun hafife alıp sürekli işlediği gıybet dolayısıyla bütün iyiliklerimizi kaybediyoruz. Birbirimizin kusurlarını bir çevrim içerisinde, birbirlerimize anlatarak sürekli birbirimizi harcıyoruz. Burada harcananlar, sadece bazı belli kimseler değil; kollektif işlendiğinde sürecin örselemediği, itibarını tüketmediği hiç kimse kalmıyor.


-Allah Azze ve Celle müminleri, birbirlerini destekleyen, birbirlerine katkı sunan, nasihatta bulunan ve birbirlerine setreden, gıybetini yapmayan, birbirlerine tecessüste bulunmayan kimseler olarak tarif etti. Bu süreçte yol alan kimselerin azlığı, korkutucudur. Kurtulacak olanların sayısının da azlığını gösterir. Çoğumuzun hele hele salih amelleri işlemek hususunda belli bir çabası ve gayreti olan kimselerin bu meseleyi hafife almaları, basit olarak görmeleri ve yoğun şekilde insanların itibarına kastetmeleri, ürkütücüdür. Böyle kimseler kendilerine verdikleri ziyanı düşmanları onlara veremez.


-Allah (cc) kötü fiillerin konuşulmasını sevmez. Biz demek ki birinin kötülüğünü konuşurken Allah Azze ve Celle, o esnada bizi sevmiyor. Allah'ın sevmediği bir şeyi o ortamdaki varlıklar, nesneler de sevmez! Bu varlıklar ki Cenâb-ı Hakk'ı hamd ile tesbih ederler Cenâb-ı Hakk'ın yarattığı varlıklar. Zerresinden küresine kadar, atomdaki parçacıklarına kadar Cenâb-ı Hakk'ın yaratıkları, O’nun hoşlanmadığı şeylerden onlar da hoşlanmazlar. Yani ortam aleyhimize döner, kararır. Asıl lekelenen, asıl kötülenen BİZ OLURUZ! 


-“Herhangi biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? Tabii ki bundan tiksinir!” (Hucurat-12)

Bundan hoşlanmadınız, bundan tiksindiniz, o zaman uzak durun!


Prof. Dr. Hfz. Halis AYDEMİR 


https://www.youtube.com/live/GONi6-rKzGM?si=HmqL4z4niemUzyZS

Hiç yorum yok: