11 Ekim 2023

Gençlerle Söyleşi-54

KONU: ACELECİLİK


(Bursa/Görükle Gençlik Merkezi 22.Ocak.2021 tarihli söyleşiden kesitler)  


-Duygularımız elbette var ve bu duygularımız sınavın bir parçası... Yaratan Allah Azze ve Celle bizleri bu hal üzere yaratmış. Bu duygularımızı yönetebilmek ile baş başayız. Yoksa kendimizi duygularımıza bırakıp hangi duygumuz hangi istikamette nasıl akıyorsa, biz de hayatımızı bütün tercih ve davranışlarımızla ona bırakırsak kendisini kontrol etmeyen, kendisini yönetmeyen

dolayısıyla insanlığını yaşamayan bir kimseye dönüşürüz. O haliyle yani kendisini öylesine, öylece bırakmış insan ziyandadır. İman edip Yaradan’a karşı sorumlulukla başlayan süreç ile kişi ipleri eline almış olur, hem kendi bedeninde ve tercihlerinde, hayatında kontrol etmeye kendisini başlar. O zaman insanlığı harekete geçer yani kendisinden beklenen... Diğer türlü öylece yaratılıştan gelen duygularına; açlık, öfke, şehvet ve diğerlerine öylece kendisini bırakmış olan kimsenin bir hayvandan farkı olmaz. Cenâb-ı Hâk dedi ki: “Onların kalpleri vardır ama kavrayamazlar; gözleri vardır ama göremezler; kulakları vardır ama işitemezler. Onlar hayvanlar gibidir, hatta daha da şaşkındırlar.” (Â’raf-179)


-Adım atmadan önce eğer yeterince düşünmemiş, kararımızı olgunlaştırmamış isek o davranışı sergiledikten sonra sonuçları ile karşı karşıya kaldığımızda, bazen geri alınamaz oluyor ve bizim açımızdan bu kez üzüntüye, ziyana, zarara, nice kötü sonuçlara yol açabiliyor. O bakımdan insanın ivedi,acele hareket etmesi aldığı kararlarda, tercihlerinde, davranışlarında kendi akletmesinin zayıflayacağı anlamına geliyor. Çünkü acelecilik; aradaki karar için gereken süreyi azaltıyor, karar için gereken bilgi toplamaya azaltıyor, karar için gereken yoğunlaşmayı, tefekkürü azaltıyor.


-Duyguların olumsuz etkisi söz konusu olmasaydı o zaman olumlu davranmanın da kıymeti olmazdı. Hayatımızdaki parazit duyguların her biri ayrı bir mecrada bizi Cenâb-ı Hakk’a karşı gelmeye çağırıyorsa; bunlara karşı durmak bir o kadar kıymetli. Onları zaptetmek, kontrollü yaşamak, Yaradan’ı küstürmemek, Yaradan’ı gazaplandırmamak, Yaradan’ı aleyhimizde bize karşı

kılmamak, üzere Allah Azze ve Celle ile barışık bir ilişkiyi, barışık bir kalbi sürdürebilmek üzere duygularımızı kontrollü yaşamak zorundayız. 


-Cenâb-ı Hakk kâfirleri

tarif ederken: “Bu kafirler var ya bunlar acele olanı seviyorlar, ivedi olanı seviyorlar, ahireti ise bırakıyorlar” dedi. (İnsan-27) 

Bu ivedi olanı seviyorlar ve zor sıkıntılı bir günü ise bırakıyorlar, umursamıyorlar. 


-Bu parazit duyguların yaratılışımızda var olması onu aklamıyor. Sözgelimi öfkeyi ele alalım; bazıları “Ben asabiyim” diyor. Yaratılışından geldiği için asabiyetini rahatça yaşayabileceğini, kendisinin yapabileceği bir şey olmadığını demeye getiriyor. Halbuki hepimizde benzer duygular var. Kimi bazı duyguları üzerinde daha çok sınanıyor yani o sınavı onun o boyutta ilerliyor olabilir bir başkası da yine duyguların bir başka çeşitleri üzerinden sınanıyor olabilir. Üç beş sene sonra roller değişebilir, bu kez başka duyguları öne geçebilir ve onlar üzerinden sınanabilir. Bunlar sınav kitapçığındaki farklı sorular gibi sırasıyla önümüze gelir. Sorular karmaşık bir başkasında

aynı soru daha önce gelmiş olabilir ama her halükârda Allah Azze ve Celle bizde var etmişse etmiştir ama bize onu kontrol etmenin yolunu da öğretmiştir. Dolayısıyla biz kontrol tarafındayız. Akleden yanımızla sonuçlarını yaşadığımız olumsuz duygularımızın bizi ittiği süreçlere daha tedbirli, daha temkinli bu kez daha kontrollü yaklaşıp kararımızı doğru almayı yaşadıkça öğrenmemizi bekleyen Allah Azze ve Celle

yaratıcımız var.


-Cenâb-ı Hâk “İnsan, aceleci olarak yaratılmıştır” buyuruyor. (Enbiya-37)


-Cenâb-ı Hâk Resulü’ne dedi ki: “Senden önceki peygamberler nasıl sabrettiyse sen de acele etme sabret!” (Ahkaf-35)


-“Onlar, dünya hayatını ahirete daha sevimli buluyorlar.” (İbrahim-3)

Dünya hayatını ahirete daha sevimli bulmak... Niye? Çünkü dünya yakında, hemen şimdi. Öteki uzakta, uzakta olan açısından onlar bir vazgeçiş içerisinde.


-Kontrol diyoruz ya.. Kendimizi nasıl kontrol edeceğiz? Zamanın bizi bıçak gibi kesen, geçmek bilmeyen akışına karşı hangi bakış açısıyla onu yeneceğiz? Bileceğiz ki o izafi bir şey ve ben sadece sınanıyorum; sınavın içerisindeyim. O “zaman” bana yaşatılıyor. Sen aklederek duygularını yönetmekte kalıcı olana yönelmek, sonsuz bir geleceğe hazırlanmak üzere doğru kararları almak, ivedi tutkuları sonuçsuz kalacağını bildiğin -kaç tane örneğini yaşadınsa bu ivedi tutkularla- hepsinin sonuçsuz, ardı gelmeyen, çabuk tükenip biten örnekleri ile tecrübe ettiğin bir süreci gerçek ve kalıcı kararlarına etki edecek düzeyde bir acelecilikle ahiretten vazgeçip dünyaya yönelir bir hatanın içerisine koyma. Kendini zaptet! Kontrol et! Kararlarını düşünerek aklederek tefekkür ederek al. Varlığında, yaratılışında var olan aceleci tutkuları sen kontrol edebilecek bir akletmeye sahipsin. Bunu istediğinde başarabileceksin. Yani bunu iradeni ve gayretini ortaya koyduğunda başarabileceksin. Son olarak şu ayetlerle bitireyim. Cenâb-ı Hak dedi ki: “Kim bu geçici dünyayı isterse burada istediğimiz kimseye dilediğimiz şeyleri veririz; sonra da onu cehenneme göndeririz” (İsra-18) 


Prof. Dr. Hfz. Halis AYDEMİR 


https://www.youtube.com/live/Ze__LAs0NQM?si=GYs_AvqLLgPhfU2u

Hiç yorum yok: