10 Ekim 2023

Gençlerle Söyleşi-50

KONU: ZAMAN YÖNETİMİ


(Bursa/Görükle Gençlik Merkezi 11.Aralık.2020 tarihli söyleşiden kesitler)  


-Allah azze ve cellenin bize öğrettiği bir şekilde yaşadığımız müddetçe, ortamın zamanıyla mekanının eşleştiği bir hayat ortaya çıkarabiliriz. Yoksa ortamla illa ki çakışık ve çatışık kalırız. Bu araçlardan bir tanesi namazdır. Yaradan namazı önden belirlemiş, hayatımıza gündelik periyotta yerleştirmiş. Tabi irademize bakıyor; uyarsak yararımıza, uyumazsak işte bize zaman yönetimi açısından büyük bir sorun oluşturacak birinci sıkıntı, birinci açmazımız. 


-Bir mühtedi “Zamanın ehemmiyetini biz sizden öğrendik.” diyor. “Sizin günde 5 kez Allah azze ve celle ile buluşmanız var ve bu dakikalar üzerinden gündelik yenileniyor.” 

Zamana karşı dakikalar düzeyinde bir hassasiyetimiz var. 


-Her secdegahta, her mescitte özümüzü tekrar doğrulturuz. 


-Zamana olan bağımlılığımız, zamanı takdir eden Allah azze ve celleye saygımızın bir sonucu. Günün aydınlığına ve karanlığına belli bir uyum içinde tabii bir hayatı Resûlullah (sav) bize öğretti. Biz bu tabii hayatı yaşamıyoruz ve bunun için pek çok sıkıntı ve zorluklarımız var. İnanın gün gelecek zamana da organik bir biçimde uyum sağlamak adıyla güneşin yeryüzünde hareketini gözeterek gelişen bir hayat (adına tabii yaşam, organik hayat ne dersek diyelim) batılılar tarafından gündeme getirildiğinde bu sefer ciddiye alınacak ve itibar edilecek!!! Halbuki Resûlullah (sav) yatsıdan sonra muhabbeti bile hoş görmedi eğer ki çok mühim bir mesele olsun. Yat-sı namazı adını da böyle koymuşuz; ondan sonra kişi uykuya geçmeli. Allah azze ve celle indirdiği Kur’an ile ve bu Kur’an’ı yaşamış olan Elçi’siyle bu dini ile bizi en doğrusuna, en iyisine iletti. 


-“Boş kaldın mı hemen (başka) işe koyul ve yalnız Rabbine rağbet et.” (İnşirah-7,8)

Öteye uzanan kalıcı bir boyutu yok ise yaptıklarınızın hepsi birer HİÇTEN ibaret oluverir. O yüzden kulun zaman yönetimi aslında sonsuza uzayan bir zamanın içerisinde gelecek arayışıdır. 

Allah'tan sakının; her kişi yarına ne gönderiyor ona baksın.” (Haşr-18)

Rabbini arzulayan, O’na döneceği günün hesabı içerisinde olan bir amacımız olsun. Yarınını hazırlayan bu yaklaşım kalıcı olacak, Allah azze ve celle katında sonsuz bir mutluluk üzere devam edecek. İşte bu kalıcı amaç için zamanın doğru sarfiyatı, israf edilmemesi üzere kulun yaşadığı bir hayat. 


-Tükenen şeyler uğruna zamanı çok planlı kullansak da amaç beş para olduğundan zamanı da beş para uğruna harcadığımız gerçeğiyle karşılaşırız. 


-Zaman yönetiminin en önemli parçası erken kalkmak, seküler bakış açısında da böyle. Uyandığında Allah’ı anarsak bir düğüm çözülür. Kalkıp abdest alırsak bir düğüm daha çözülür. Namaza durduğumuzda üçüncü düğüm çözülür. Kişi güne zinde başlar. Bunu ıskaladıktan sonra seküler araçlarla yogalar yapsan dahi kendini o kötü hissetme ve tükenmişlik bataklığından kurtaramazsın. 

“Kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur.” (Râd-28)


-Hiç bir gündelik işim benim ömürlük planımı ortadan kaldıramaz. Seküler bakış açısı ise kendisini kandırabildiği kadar hedef koyar, o hedefi tüketene kadar koşturur, onu tüketince yenisiyle kendisini oyalar. Mü’minin böyle sürekli bitip tükenen kısa vadeli hedefleri değil kalıcı amaç uğruna koyduğu hedefleri vardır. 

  Kim Rabbiyle buluşmayı umuyorsa salih amel işlesin.” (Kehf-110)

  “Allahım acziyetten de tembellikten de Sana sığınırım.” (Hadis-i Şerif) 

Kişinin hayatını zehir eden, onu üretkenlikten men eden hastalıkların tamamı kulun Allah azze ve celle ile doğru bir ilişki kurmamasından kaynaklanan sıkıntılardır ki Cenâb-ı Hâk bu sıkıntılar ile kulu Kendisine çağırır. Cenâb-ı Hâk “Gel ey kulum” diyerek ona acı veren bir sıkıntıyla çağırıyor ki neyi nerede yanlış yaptım diye Allah azze ve celleye dönüp yeni bir başlangıç yapsın.  


Prof. Dr. Hfz. Halis AYDEMİR 


https://www.youtube.com/live/KocxwE0PvUk?si=G0J93zkv8Wp9dSmK

Hiç yorum yok: