Modern Dünyada Müslümanca Yaşamak | 8.5.2021 | Kanada
Dersten Kısa Notlar:
Soru: Bugünün çıkmazları nelerdir? Bu modern çağda nasıl bir hayat yaşamalıyız?
-Bizler bu modern zamanlarda nasıl bir Müslümanlık yaşıyorsak, bu Müslümanlığımız düşmanlarımızda herhangi bir tedirginlik oluşturmuyor. Eskiden ecdadımız Cenâb-ı Hakk’ın emirlerini yerine getirerek Müslümanca yaşıyorlardı. Kişi Cenâb-ı Hakk’ı tanıdıkça O’na karşı sevgisi, saygısı ve hayranlığı artacak. Sonra Allah azze ve celleyi memnun edebilmek, O’nun da sevgisini kazanabilmek için emir ve yasakları hususunda saygılı yaşayabilmenin yolunu arayacak. Bu süreç işte bizim Müslümanlığımız. Cenâb-ı Hak bana ne emrediyor neleri yasaklıyor, bu refleksin kişide meleke haline gelmesi yani Allah azze ve cellenin emirlerine râm olması…
-Cenâb-ı Hak bizlere irade vermiş ki teslimiyeti yaşayabiliyoruz.
-“Allah’ın ve sizin düşmanlarınızı korkutup caydırmak üzere, onlara karşı elinizden geldiği kadar güç ve savaş atları hazırlayın.” (Enfal-60)
Allah azze ve cellenin bizden istediği Müslümanlığı yaşamadığımız o kadar belli ki bizler Allah azze ve cellenin bazı emirlerine teslim olmayı, bazı emirlerini dikkate almamayı, böyle seçici bir dindarlığı modern zamanlarda kendimize ihdas ettik. Bazıları “tarihsel” diye bir kelime uydurup,bu hükümler geçmişte kaldı bizi bağlamaz demeye getiriyor. Oysa Allah azze ve celle zamandan zamana, mekandan mekana parametreleri değiştire değiştire bizi sınıyor. Bizler ise güdük, sınırlı, belli bir zamana hapsedilmiş seçici bir Müslümanlık sergiliyoruz. Bu da bizi yeryüzünde olanca çok sayımıza rağmen rezillik rüsvaylığa itiyor.
“Yoksa siz kitabın bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? İçinizden bu şekilde davranan birinin dünya hayatındaki cezası ancak rezil rüsvâ olmaktır; kıyamet gününde ise onlar azabın en şiddetlisine itilirler.” (Bakara-85)
-Düşmanlarımız, bizim İslam’daki zaafiyeti çok iyi bildiğinden tedirginlik hissetmiyor. Onlar Mü’minlere karşı birlik beraberlik içindeler. Aynı birlik ve beraberliği biz oluşturmazsak o zaman yeryüzünde büyük fitne olur, fesat olur, diyor Cenâb-ı Hak. Değerlerinin küçük görülüp karikatürize edildiği, peygamberlerine hakaret edildiği bir ümmet coğrafyası içindeyiz.
-İmanımıza salih amelleri eklemezsek teslimiyetimizi yaşayamayız.
-Eğer kul önüne açılan her sahnenin Allah azze ve celle tarafından özellikle ve bilerek açıldığını bilmez ise bunlara vereceği tepki teslimiyet üzere olmuyor.
-Kimisi var ki yediğini içtiğini bile patronundan biliyor, teslimiyetini de bu kez gidip ona yaşıyor. Minnet hisleriyle patronu ne derse onu yapıyor. Önce akleden yanımızla alemleri yaratan Kudretin aynı zamanda alemleri yaşatan Kudret olduğunu bilmek suretiyle teslimiyete adım atabiliriz. Bu teslimiyetin ardında öyle bir iman var ki yaşadığı sıkıntıyı “Bunu Rabbim bana yaşatıyor” dedirtiyor ve sabırla karşılıyor.
-Cenâb-ı Hakk’ın lütfettiklerini kul veya kendi gibi varlıklardan mı biliyor? Elimize iyi şeyler geçtiğinde ya Allah azze ve celleden bilip şükrederiz ya da kendimizden bilip küfre düşeriz yani nankörlük ederiz. Kötü şeyler geldiğinde de bu kez ya sabrederiz ya da isyan ederiz.
-Cenâb-ı Hak kullarını dünyaya yöneldikleri zaman, dünyanın içinde bocalar halde yormaya başlıyor.
“Biz ona âyetlerimizi vermiştik. Fakat o, gurura kapılarak, âyetlerimizden sıyrılıp çıktı. Böylece şeytan onu kandırıp peşine taktı. Böylede azgınlardan oldu.” (Araf-175)
Bu ayeti kerimede kişiyi Cenâb-ı Hakk’ın ayetlerinden koparıp dünyaya yönelten bir heva var. Cenâb-ı Hakk’ın olur ve olmaz dediklerini dikkate alarak yaşayan Mü’mine Cenâb-ı Hak hoş bir hayat yaşatıyor. Bu demek değil ki zengin bir hayat yaşatıyor. Allah azze ve celle dilerse kuluna az imkanların olduğu bir hayat ortamını da hoş olarak yaşatabilir. Elimize geçen az şeylerle mutlu olabildiğimiz, elimize geçen çok şeylerle mutlu olamadığımız deneyimlerimiz buna şâhittir.
“Kim inanmış bir insan olarak dünya ve âhirete yararlı işler yaparsa kesinlikle ona hoş bir hayat yaşatacağız.” (Nahl-97)
-Müslümanlığımızdan ödün verdikçe rezil rüsvaylığımız artacaktır. Teslimiyet bütüncül bir kavramdır, yani istisna kabul etmez. Cenâb-ı Hak demişse akan sular durmalı.
Prof. Dr. Hfz. Halis AYDEMİR
👇🏻👇🏻👇🏻
https://www.youtube.com/live/wcyXQrLywhw?si=vjvX3rFw62mHrdQR