09 Ekim 2023

Gençlerle Söyleşi-45


KONU: SEVGİ


(Bursa/Görükle Gençlik Merkezi 16.Ekim.2020 tarihli söyleşiden kesitler)

 

-Cenâb-ı Hâkk’tan gayrı sevilen şeyler; mal mülk eşya olabilir, makam itibar şöhret olabilir, anne baba evlat arkadaş yoldaş olabilir.. İnsanlar bunları Allah’ı sever gibi sevmeye başlıyorlar. Allah azze ve celle bir şeylerin kendisinin sevgisi “gibi” sevilmesini Kur’an-ı Kerîm’de yermiş. Hiç bir şey Allah’ı sever gibi sevilemez. Allah mutlak manada kulun gözünde en üstün en şiddetli sevgiyle sevilen olmalı. 

“Öyle insanlar var ki, Allah’tan başka varlıkları O’na denk tutar da, Allah’ı sever gibi onları severler. Gerçek mü’minlerin Allah’a olan sevgileri ise, her şeyden daha sağlam ve daha kuvvetlidir.” (Bakara-165)


Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse bilsin ki Allah öyle bir kavim getirecektir ki Allah onları sever, onlar da Allah'ı severler” (Maide-54)


-Allah güzel davrananları sever. Allah ölçülü davrananları sever. Allah müttakîleri (O’nun zatından çekinen, O’nunla olan sevgi ilişkisine gölge düşmesinden korkan, O’nu kızdırmaktan endişe edip emir ve yasaklara titizlikle uymaya çalışan) sever. Anlaşmaya vefa edenleri sever. Bağışlayan kulları sever. Öfkesini kontrol edenleri sever.  


-Allah zalim kulları sevmez. Allah haddi aşanları ve müstekbirleri sevmez. Allah kendisini beğenip övüp duran kimseleri sevmez. Günahkar,hain, hıyanet eden kimseleri sevmez. Allah fasıkları da sevmez. Bunların hepsi kişinin davranışlarına dair şeyler. Cinsiyete,ırka,makama, mala, kıyafete dair şeyler değil. 


-Hz.İbrahim aleyhisselâm yüz yıla yakın bir zamandan sonra bir erkek evlada kavuştu. Onun evladına olan sevgisi muhabbeti ilerleyip öyle bir ana gelince Allah azze ve celle onu evladıyla sınadı. “Benim sevgim mi ey İbrahim; yoksa evladına duyduğun sevgi mi? Hangisi diğeri uğrunda vazgeçilebilirdir, hangisinden feragat edilir, diğerinden asla feragat edilmez?” Dolayısıyla benzer şekilde biz kullar da sevdiklerimizle sınanıyoruz; Allah’a duyduğum sevgi mi yoksa kullara duyduğum sevgi mi? Hani hiç bir şeyi Cenâb-ı Hâkk’ı sever gibi sevmeyecektim? Şimdi sözgelimi evladımı Allah’ın sevgisini bastıracak kadar çok seviyorum. Şeytan işi bu noktaya getirebilmek için özellikle ortamını hazırlar. Bu hiç bir zaman bir kerecikle olan bir şey değildir. Bir kere evet dersin ikinci de gelir, diğer çocuklarında veya diğer sevdiklerin kimse onlarda da gelir. 


-Cenâb-ı Hâk kendisiyle zıtlaşacak bir düzeye çıkınca her türlü sevgiyi ve o sevginin bizde oluştuğu hatırı asla gözetmemizi emretti. Bu kulun şirke düştüğü bir noktadır. 


-“Allah azze ve celle benim her şeyimin yaratıcısı. Sana duyabildiğim sevginin de yaratıcısı. Belli ki tam da bu sevgiyle beni sınamayı planlamış. Ben onun hatrına bu sevgiyi kaybetmeyi göze alırsam Hz. İbrahim’in evladını kaybetmeyi göze alması gibi, Allah azze ve celle bana bundan daha iyisini verecektir” diyen ve Cenâb-ı Hâkk’a olan sevgisine yönelen kul; işte Hz. İbrahim için kurulan sınavın bir benzerinden geçmekte. 


-Hz. Yusuf Cenâb-ı Hâkk’ın sevgisini o kadar güçlü yaşıyor ki karşı cinsin sevgisini ve arzusunu yenebilecek ve kararlılığını koruyabilecek düzeyde. O yüzden hapis seçeneği gündem olunca buna hevesle atladı, dedi ki “Ya Rabbi hapis bana daha sevimli geliyor.” İşte Allah azze ve celleye duyulan sevginin kişiyi hürriyetinden bile vazgeçirmesi…


Prof. Dr. Hfz. Halis AYDEMİR 


https://www.youtube.com/live/-u_z51k0UEc?si=qXLBHU3Jc-D-KofU

Hiç yorum yok: