KONU: VEFA
(Bursa/Görükle Gençlik Merkezi 3.Nisan.2020 tarihli söyleşiden kesitler)
Vefa Cenâb-ı Hâk ile ve kullarla aramızda yaşanan bir şey. Ahde Vefa belli bir ahid (sözleşme/anlaşma) üzerine gelişen sadakat, bağlılık. Koşullar zorlaştığında bu bağlılık çözülmüyorsa buna vefa diyoruz.
Cenâb-ı Hâk kulla arasındaki bu ahitleşmede kulun vefa göstermesini bekler. “…Allah’ın ahdi mesuldür.” (Ahzâb Sûresi-15 Alıntı) yani sorulur. Cenâb-ı Hâk demek istiyor ki “siz Allah’a ahitte bulundunuz. Ama sonra hiç ahitte bulunmamış gibi davranamazsınız. Bunun hesabı sorulur.”
Kulun dünya hayatına adım atarken verdiği bir ahit var; Cenâb-ı Hâkk’ı Rab olarak Yaratan olarak bileceğine dair verdiği bir söz. Bu, dünya hayatına dahil olmadan önce kabullendiğimiz bir ahit. Nitekim Allah azze ve celle bu ahdi benzer şekilde insanın dışında diğer varlıkların hepsine sundu ama bu sorumluluğu yüklenmeye yanaşmadılar. Kim yanaştı? İnsan yanaştı.
“Biz emaneti göklere, yerküreye ve dağlara teklif ettik, ama onlar bunu yüklenmek istemediler, ondan korktular ve onu insan yüklendi.” (Ahzab Sûresi-72)
Ahid arz edildi yani mecburi değildi. Gökler, yerküre, dağlar bu ahdi yüklenmeye yanaşmadılar. İnsan ahdi kabul ederek belli ödevler ve sorumluluklar yüklendi. Dolayısıyla bizler Cenâb-ı Hâkk’ı tanımaya, sevmeye ve saymaya dair bir söz verdik. Allah azze ve celle buna mukabil kullarına sonsuz bir yaşam, sonsuz bir cennet sözü verdi. Kul kendi üzerine düşen sorumlulukları yerine getirirse o vefa göstermiş olur; Cenâb-ı Hâk da bu ahitte kuluna vaat ettiklerini yerine getirdiği zaman bu kez de Allah azze ve celle vefa göstermiş olur. “Size verdiğim nimetimi hatırlayın, bana verdiğiniz sözü yerine getirin ki ben de size vaad ettiklerimi vereyim. Asıl bana itaatsizlikten sakının.” (Bakara Sûresi-40) Peki bir taraf vefa göstermezse diğer taraf için sözleşmeden çekilmek yerilen bir şey olmaz; hak olur. Demek ki vefasız diye bildiğimiz taraf anlaşmayı satan taraftır. Hainliktir. Hıyanettir. Anlaşma karşılıklı olduğu sürece geçerlidir.
“Allah sözünden dönmez.”
(Âl-i İmrân Sûresi-9 Alıntı)
“Kim Allah’tan daha vefalı olabilir?”
(Tevbe Sûresi-111 Alıntı)
“Ey İnsanlar! Allah’ın vaadi gerçekten haktır.Dünya hayatı sizi aldatmasın.”(Fâtır Sûresi-5)
Cenâb-ı Hâk elçiler gönderip bize hep sorumluluğumuzu hatırlattı ve kendi vaadini yeniledi, cennet müjdesini hatırlattı ve aksi istikamette olanları uyardı. “Müjdeleyen ve uyaran peygamberler gönderdik ki, insanların peygamberlerden sonra Allah’a karşı tutunacak bir delilleri olmasın!”
(Nisa Sûresi-165)
Cenâb-ı Hâk koşulları değiştirir ki, insanlar içerisinde O’na karşı vefalı olanlar ortaya çıksın. Dolayısıyla vefasızların ayıplandığı bir sürecin adı HAYAT!
Ahde vefa aslında takvanın ölçüsüdür.
Allah azze ve celle bana karşı sorumluluklarınızı yerine getirin de birbirinize ne yaparsanız yapın, herkes kendi hakkını birbirinden alsın, demiyor. Tam tersi; birbirlerine zulüm eden kimselerin karşılığını kendisiyle olan ilişkide kullardan çıkaracağını, intikamını alacağını söylüyor, zulüm yüklenen kimse perişan olmuştur diyor Cenâb-ı Hâk.
“Ayetlerimi az bir paha karşılığında satmayın.” (Maide Sûresi -44 Alıntı)
İyi bir kul aynı zamanda insanlara karşı da iyi bir arkadaştır, iyi bir yoldaştır, iyi bir eştir, iyi bir iş arkadaşıdır. Çünkü Cenâb-ı Hâkk’a olan sorumluluğundan vazgeçmiyorsa o zaman bize karşı da iyi davranacak demektir. Böyle bir kul hatta güzel de bir düşmandır; yani kafirler açısından Mü’minler aynı zamanda güzel bir düşmandırlar! Çünkü sözlerine güvenilir.
Vefayı yerine getirmeye ramak kala son adımlarında cayarak vazgeçen kimseler var; VEFASIZLIK eden.. Vefa öyle bir kavram ki sonuna kadar götürülmez ise öncesindeki her şeyi iptal edebilecek kadar güçlü bir yutan eleman; sıfır gibi! O yüzden vefa dediğimiz kavram son noktaya geldiğinde anlam kazanır ona VEFA denir.
Cenâb-ı Hâk kulda bir hayır bilir ise, o hayrın ortaya çıkacağı imkana değin, kuluna imkan yaşatır. Artık bütün VEFALILARIN vefalarını gösterdiği ve geriye tamamen VEFASIZLARIN kaldığı bir ayrışmada süreç sonlanır. Yani bir kimse artık ne kadar kendisine imkan tanınırsa tanınsın illa VEFASIZLIK yapacak ise onun akibeti gelmiş demektir. O yüzden hep dua ediyoruz ki Allah akibetimizi hayır eylesin. Bizlere Kendisi’ne karşı vefalı davranmayı kolaylaştırsın. Kullarla olan ilişkilerimizde Cenâb-ı Hâkk’a olan sorumluluğumuzun daha etkin olması bilincine bizi kavuştursun. Âmin.
Prof. Dr. Hfz. Halis AYDEMİR
https://www.youtube.com/live/73DKfwY80eo?si=R1tAfo4YFkhxPfwv
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder