01 Ekim 2023

Gençlerle Söyleşi-14

KONU: TESLİMİYET 


(Bursa/Görükle Gençlik Merkezi 24.Ocak.2020 tarihli söyleşiden kesitler)


-“Şunu iyi bilin ki, sizin ilâhınız tek bir ilâhtır; öyleyse artık O’na teslim olun.” (Hac Sûresi-24)

Teslimiyet kavramıyla ilahın tekliği arasında çok vazgeçilmez mantıksal bir bağ var. Biri diğerini gerektiren lojik bir bağ. Yani ilah iki tane olsa zaten teslimiyet denen bir kavram olmazdı. 


-“Eğer yerde ve gökte Allah’tan başka ilahlar bulunsaydı kesinlikle yerin göğün düzeni bozulurdu.”

(Enbiya Sûresi-22)

Bir düzen, intizam olmazdı; fesat olurdu. Bunun manası şu; yönetim erki “İlah, Kudret, Yönetici” eğer parçalı olsaydı, ayrı ayrı merkezlerden komut gelseydi, sistemde fesat olurdu. Bu şuna benzer; bir arabaya iki tane direksiyon bağlamışsınız, ne olacağını varın siz tahmin edin. 


-“Eğer birden fazla tanrı olsaydı her tanrı kendi yarattıklarını alıp bir tarafa çekilir ve mutlaka o tanrılardan biri diğerine baskın gelmeye çalışırdı.” 

(Mü’minûn Sûresi-91)

Birbirlerine üstünlük kurmaya çalışırlardı. Yani eğer güç parçalı olsaydı birbirlerine otorite kurarlardı. Allah azze ve celle diyor ki mevcut nizamda ve sistemde yönetimin tek bir elden yürüdüğünü akıl edecek potansiyelde sizi yarattım. 


-Biz, ortamdaki zararlı,olumsuz şeylerin de Cenâb-ı Hâkk’ın eliyle var edildiğini biliyoruz. Çünkü biliyoruz ki Allah insana irade alanı açtı. İrade alanı açtıysa o zaman alternatif olumsuz seçenekleri de açmak durumundadır. Eğer açmaz ise iradeden söz edemeyiz. Yani o zaman mecburi istikamet olur. İyi güzergah mecburi istikamet olur. Dolayısıyla şerri ayrıca yaratan kötü bir Tanrı yok. Şerri de hayrı da Allah yaratıyor. Allah her şeyin yaratıcısı. 

 Eğer irade sahibi olmasaydık Cenâb-ı Hâk ile böyle bir ilişki oluşturmamız söz konusu olmazdı. 


-Allah kullarının kötü olmasını, mücrim olmasını, kâfir olmasını istemez. Kulun iradesini kötüye kullanmasından hoşnut olmaz. Allah kulun iyiliğinden hoşlanır. 


-Ecelimizin kararını veren Cenâb-ı Hâkk’tır. Kararı veren O olduktan sonra buna rıza göstermek; teslimiyet. Çünkü O’nun sunduğu bu hayata O’nun açtığı imkanla girdik ve O’nun istediği bir zamanda çıkacağız. Hayatımızdaki sınama aşamaları hep bilinçli ve kontrollü. Bizim Yaratıcımız bir başka faktörün tercihinden etkilenmeyen veya buna mahkum olmayan yüce bir Kudret! Mesela O’na karşı isyan etmek isteyenler bile ancak O müsaade ettiği kadar isyan edebiliyorlar. O aşamalar bile kontrollü. Dolayısıyla Allah bir adamın canını başkasının eliyle aldıracaksa, o adamı da eceli gelen bir adam olarak seçip buluşturabilir. O adam zaten ölecekti, bu ise cinayet işlemek istedi. Bu ikisini Cenâb-ı Hâk buluşturdu. Allah’ın sisteminde kontrol dışı bir şey yok. İrade alanı ve her türlü gelişmenin o yüce Kudret’in kontrolü içerisinde kaldığını bilmek; bu güvenin ve teslimiyetin başlangıcıdır. Bu olmadan olamaz! Bir caninin veya gökten düşen bir şimşeğin veya herhangi bir şeyin sizi öylesine öldürebileceğini aklımızdan bile geçirmemiz bizi teslimiyetten çıkarır, resim dağılır ve biz paganist bir düşüncenin içine girmiş oluruz. 


-Mesela hayatta bir konuda haksızlığa uğrayarak istediğiniz bir şey olmadı. Teslimiyet sahibi biriyseniz şöyle düşünürsünüz: “Birileri bana haksızlık yapmış olabilir. Ama ben biliyorum ki bu iş olmadıysa Cenâb-ı Hâk istemediği için olmadı. O’nun kontrolü dışında hiçbir şey yok.”


-Mûsâ “Ey kavmim!” dedi, “Eğer Allah’a iman ettiyseniz, gerçekten O’na teslim olduysanız, artık yalnız O’na güvenip dayanın.” 

(Yunus Sûresi-84)

Teslimiyet varsa tevekkül de olması gerek. Teslimiyetin dışa vuran kısmı tevekküldür. 


-“Allahım, sen her şeyi biliyorsun ben senin bilgine danışıyorum, ilmine başvuruyorum. Allahım senin her şeye gücün yeter, ben senin gücüne başvuruyorum. Ve senin muazzam,engin lütfundan istiyorum.”

İsteyebilmek! Cenâb-ı Hâkk’ın her şeye sahip olduğunu ve her şeyi verebileceğini bilerek istemek. Benim Rabbim bana yakın, icabet eder, cevap verir. 

“Şüphesiz Rabbim yakındır, duaları kabul eder.” (Hûd Sûresi-61)


“Allah dilediğine hesapsız rızık verir.”

(Âl-i İmran-37)

O yüzden böyle hesapsız, sayısız rızık verenden istiyoruz, O’ndan umuyoruz. 


-“Allahım sen bütün gizemleri bilensin. Eğer bu iş benim için hayırlı ise bunu bana mukadder kıl. Olması için hangi koşullar gerekiyorsa onları bana yönlendir. Bu iş şer ise; dinim açısından, dünyam açısından, akibetim, ahiretim açısından kötü ise onu benden uzaklaştır, sav!”

Teslimiyet böyle bir şey; çok istediğimiz bir şeyin öncesinde bu duayı yapabilmek. “Hayır benim için her neredeyse ve ne ise onu senden istiyorum Allahım! Bana onu ver. Beni onunla mutlu kıl. Senden gayrı hiç bir kuvvet yok. Hepsi senin yegane kudretinde, senin kontrolünde!”

İşte bu teslimiyet duygusuyla sürekli duanızı tekrarlarsınız. 

Bu teslimiyet ile yaşadığınızda diyelim ki o çok istediğiniz şey olmadı; yıkılmıyorsunuz. “Ben zaten duasını yapmıştım, hayırlı değilse olmasın diye. Demek ki hayırlı değilmiş kim bilir ne çıkacaktı içinden” diyorsunuz. Cenâb-ı Hâkk’ın bilgisine olan inancınızı yaşıyorsunuz. Bu muazzam bir şey! Hatta iyi ki olmamış diye seviniyorsunuz. Ya dua etmeseydim de isteğimde ısrar etseydim. Cenâb-ı Hâk bak beni ondan kurtardı! Üzülmüyorsunuz; her iki seçenek de sevince yol açıyor. 


-“Şeytan sizi yoksunlukla korkutur; sizi her türlü hayasızlığı ve ahlâksızlığı yapmaya teşvik eder.” 

(Bakara Suresi-268)


-Şeytan her ortamda. O da kendi alanıyla alakalı sıkı bir davetçi. İnsanları saptırmak için, insana duyduğu düşmanlıkla devrede. 


-Uçağa binmeyerek ölümden kaçamazsın; eğer öleceksen o uçak sen yeryüzünde yürürken de gelir senin evine düşer yine ölürsün. Yine uçak kazasında ölmüş sayılıyorsun. Uçak kazasıyla ölmekten korkuyorsan o zaman yerküreyi terk etmen lazım çünkü havadaki uçak sayısı korkunç, her an başına biri düşebilir. Eğer yöneten,her şeyi sevk ve idare eden Kudret’i tanımaz, O’na teslim olmak için adım atmaz isen, fobilerin de sıkıntıların da ve en önemlisi yalnızlığın da asla bitmez!  


https://www.youtube.com/live/qeyqxsoPA4A?feature=share

Hiç yorum yok: