27 Mayıs 2023

Yâ’Sîn Sûresi

 *Halis Aydemir* 

Yâsîn Sûresi Tefsir Derslerinden Alıntıdır. 


-Yâsîn 70: “Diri olanları uyarması için Kur’an-ı Kerîm indirdik.” 

Kur’an diri-canlı olanları uyarsın diye gönderilmiştir. Canlı olana faydası var. 30’lu yaşlarda bir baba düşünün. Bu babanın bir çocuğu var. Ölen babasına mı Kuran okusun çocuğuna mı okusun? Çocuğuna okusun ki uyarsın , onun önünde bir hayat var, Kurana ihtiyacı olacak. Ama bugünkü uygulaması ölü babasına okuyor, çocuğun ihtiyacı yokmuş gibi. Çünkü kurana ölüler ihtiyaç duyuyor, gibi saçma yersiz temelsiz bir algı var. Hadislerde ölmekte, ölmek üzere olana okunan Kuran var. Ölüye okunan Kuranın faydasız anlamsız yersiz, hiç bir netice getirmez iddiası abartılı olur, bize düşmez. Onun feyzi bereketi mezarlıktakini kaplar mı bu bileceğimiz bir şey değil. Bu ayeti kerimede kendi hedef kitlesini Kuran kendisi seçiyor, canlı olanı diyor, şu halde canlı olana odaklanmalı. Öncelik bu olmalı, öncelikler karışırsa saçmasapan bir durum ortaya çıkıyor. 

“Sen kabirlerdekilere işittiremezsin.” 

(Fâtır 22)

Demek ki canlılara işittirirsin sen. 


-Yâsîn 69: “O apaçık, net, izahı belirgin bir kitaptır.” 

O Kur’an-ı Mûbin’dir. Kur’an asla insanların kafasını karıştırmaz. Allah’ı anmanın en güzel yolu Kuran’dır. Hatta o kadar ki alimlerimiz Kuran’ı Cenab-ı Hak ile konuşmak olarak tarif etmişler. “Kuran” kelimesi okumak kökünden geliyor. Kuran’ın kıraatine olduğu kadar manasına da yönelmek gerekiyor. Kur’an sadece alimlere inmedi, Kuran’ın muhatabının kendimiz olduğunu bilmemiz lazım. Alimler hocalar incelesin, irdelesin bu işlere onlar bakar gibi bir zihniyet Yahudilerde var. Sadece kıraatiyle yetinmek dilde kalması gibi olur. Demiyorum ki bunda bir bereket bir feyz olmaz bu bir ibadet değildir. Elbetteki bunda bir bereket feyz olur ama Kuran’ın içeriği manası daha önceliklidir. Vahiy alim-alim değil diye ayırt etmiyor, herkesi anlamaya ve ilim yapmaya davet ediyor. 3’er 5’er sabah akşam ayetlerin anlamlarını anlamalıyım demek gerekiyor. Yeter ki “Ben anlamak öğrenmek istiyorum” de, kapılar açılacaktır. 


-Bazıları düşünüyor ki ne kadar akletmekten uzaklaşırsan o kadar sâfiyane tevekkülün artar. Yanlış düşünüyorsun , o başka dinlerde. İslam’da ne kadar akledersen o kadar yücelirsin, batıldan kurtulur sıratı müstakime ulaşırsın. İslam akletmeyenlere cehennemi vaadeder. 


Yâsîn 62-63: “Akletmiyor musunuz, hiç aklınızı kullanmıyor musunuz? işte size vaadedilen cehennem bu!”

Akletmek: İbretlik ayeti kerimeleri, ibretlik kıssaları akletmeyi tercih etmemek , yüz çevirmek küfürdür. Iraz ve küfür Kuranı Kerîm’de baştan sona çok geçer. Küfürde üzerini örtmek var. Yani ayeti kerimeyi görüyor örtüyor. 

Yâsîn 64: “Yoksayıp durmanızdan dolayı ateşe varın bugün!”

Yâsîn 65: “O gün onların ağızlarını mühürleriz; yapmış olduklarını elleri bize anlatır, ayakları da tanıklık eder.”

O gün kimse konuşamaz,sadece Rahman’ın izin verdiği kimseler söz alıp konuşabilir. Orada işitmeleri ve basiretleri de tanıklık eder. 


-Yâsîn 36- “Toprağın bitirdiklerini, kendilerini ve daha bilmedikleri nice şeyleri çifter çifter yaratan Allah her türlü eksiklikten uzaktır.” 

Bu ayeti kerimede Rabbimiz yaratıkların hepsinin çift olduğu bilgisini veriyor. Zatını tenzih etmesi ile, bir bakıma çiftin olması kulluğun alameti gibi. Kulsan çiftin vardır tek değilsindir gibi. Bu çiftlik, erillik-dişilik esasına göre mi kurulu, yoksa maddenin de atomun da temelde bir çifti olduğuna bizi götürür mü bilmiyorum ama “şey” kelimesi Cenab-ı Hakk’ın yarattığı her nesneye verilecek bir isim. Bütün çiftleri yaratan Allah tektir. Gece ve gündüzün çiftliği ve aynı zamanda zıtlığı. Güneş de sakinleşeceği zamana doğru koşmakta. 


-Yâsîn 22: Ben, beni var edene niçin ibadet etmeyecekmişim? Siz de O’na döndürüleceksiniz. 


DİNLEYİCİ NOTU: Yasin Sûresi’ndeki kıssa için: Kasabanın Antakya, öldürülen yerlinin de Habib en-Neccar adında bir zat olduğu, hiç bir sahih rivayete dayanmamaktadır. 

Şehrin öbür ucundan koşa koşa gelerek elçilere (3 elçi birden gönderilmiştir) inanan ve bu yüzden horlanan (ve hatta muhtemelen hunharca katledilen) adam. Sahib-i Yasin, Yasin’in Adamı demişler ya da Yasin Suresi’ndeki Adam. Sahabeden çok kimse bu zata özenmiş. Çok meşhur olmuş. Kıssada geçen hadisede bu zat kavme diyor ki: “Ey kavmim, elçilere tâbi olun. Sizden bir ücret istemiyorlar. Sandığınız gibi elinizdekilere göz dikmiş değiller. Doğru söz söylüyorlar, gelin beni dinleyin de onlara uyun.”

Ayetlerden anlıyoruz ki bu zat cennete giriyor. Ve kavim helak oluyor. 

-Yâsîn 29- “(Cezaları) korkunç bir sesten ibaretti; sönüverdiler.”

SAYHA: Dehşet verici ses. 


-“Sen ancak zikrin peşine düşeni ve görmediği halde Rahman’dan çekinen kişiyi uyarabilirsin.” Yani hakikat nedir bunun arayışında olan, Cenabı Hakk’ın etrafa döşediği yağmur gibi yağan hatırlatmalar yani ayetlerin izini süren kişileri sen uyarabilirsin. Ne yaparsan yap başkasını uyaramazsın. Yani uyardığından bir netice çıkması için kişinin tercihi gayreti gerek. 


-Hayatın yığınla değişkeni vardır ve hiç birini biz kontrol etmiyoruz. Kontrol eden Yüce Güç’ten yana bir korkumuz olmalı. Haşyet:Rahman’dan çekinip korkan kimse. Haşyet insanın içinde hazır bulunan bir duygu değil. Onu oluşturan, besleyen şey İLİMDİR. 

İlim arttıkça haşyet de artar. 


-Onların iman etmezler hakkındaki hükümleri hak olarak tecelli etti. Azabın bu hak edilmesi inzal ile veya Resul ile başlayan bir şey değil, insanın kendi donanımlarını kullanıp kullanmamasıyla, akledip akletmemesiyle, ayetleri üstüne basa basa görmezden gelmesiyle ilişkilidir. Helak olanın helak olması da, hayat bulanın hayat bulması da sapasağlam bir beyyine (delil) ile olacak. 


https://youtube.com/playlist?list=PL470HxBGbzVC-OZwjTKAH04ay1RbynDTR

Hiç yorum yok: