09 Mayıs 2023

DUA EDEBİLMEK (2)

  Bir müsibet yaşıyorsun bütün koşullar aleyhinde diyelim. Dua ediyorsun istediğin şey verilmedi ya da geçikti. Bu kadar koşullar tersine dönmüşken, şeytanın insana verdiği düşünce nedir? “Artık yıkıl, Allah sana iyi davranmıyor. Bak işte olaylar sarpa sardı.” Şeytan maneviyatının yıkılması için onu içten içe kışkırtacaktır, bu türden duygular verecektir.

  Cenâb-ı Hak bizim O'nun hakkındaki zannımızı ne denli koruyup korumayacağımızı yokluyor.

Bazı kimseler Cenâb-ı Hak hakkındaki zannını çabuk bozuyor. Bir iki dua ediyor sonra diyor ki: “Rabbim bana vermedi.” İşte bu, Allah hakkındaki zannı bozmaktır. Halbuki sürekli Cenâb-ı Hak hakkında iyi zanda olmak, ümitvar olmak lazım. Çünkü O iyidir. Allah kulları için iyilik ister, Allah kullarını esenlik yurduna davet eder. Yani cennete davet eder, Allah kulları için iyi bir plan yapmıştır. Onun geleceği için en iyi neyse bunu en iyi bilen Allah Azze ve Celledir. Bu düşünceyi hiç aklından çıkarmadan kulun Cenâb-ı Hakk’a karşı hep zannını koruyabilmesi gerekir. İşte bu davranışa göre bütün sonuçlar ortaya çıkar. Dünyada dualar, Cenâb-ı Hakk'a yönelimler, O’ndan beklentiler, buna dayalı olarak oluşur ve hatta kişinin ahirette akıbeti de bu sonuca bağlı olarak gerçekleşir. O yüzden Hz.Peygamber dedi ki Cenâb-ı Hakk’tan aktardığı kutsi bir hadiste: Ben kulumun Bana olan zannındayım yani kulumun Bana zannı neyse Ben, O’yum. Kul, Ben’i nasıl biliyor? Kul Cenâb-ı Hakk'ı iyi biliyorsa, kul Cenâb-ı Hakk'ın kendisini koruyacağını kendisiyle beraber olacağını, ona destek çıkacağını; o iyi yönde, istikamette olduğu sürece onu zayi etmeyeceğini, Allah'ın kuluna zulüm etmeyeceğini, kulunu mağdur etmeyeceğini bunları kulun, önden bilmesi gerekir. Bunları zaten Cenâb-ı Hak bize söylüyor. Diyor ki: Bilesiniz ki Allah, zerre miskalince zulmetmez. Sakın aklınızdan Cenâb-ı Hakk'ın size değil herhangi bir kimseye, zerre miskali zulüm edeceğini aklınızdan geçirmeyin. Allah zulmetmez.


 O zaman kul, Cenâb-ı Hakk'ın kendisi hakkında iyi bir planı olduğunu bir çıkış kapısı, bir yol kendisine açacağını, dolayısıyla da bunun beklentisiyle kapıyı çalması gerektiğini bilmeli.

 Gördüğünüz üzere Cenâb-ı Hak hakkındaki zan ile kulun duası arasında doğrusal bir ilişki var. Eğer Cenâb-ı Hak hakkında kulun zannı iyi ise işler ne kadar tersine giderse gitsin kul bu engebelerden geçe geçe, Rabbine:

“Ya Rabbi! Sen’in o üstün rızana kavuşacağız belli ki...” diyerek Cenâb-ı Hakk hakkında iyi bir zan ile yol almalıdır.

  O yüzden tam bir çaresizlikle, bilinmeze doğru yol alırken ümidimiz dorukta olacak. Yani çoğu insanın düştüğü gibi değil; “Bana da artık ne olabilir ki bu kadar çaresizim yani bitmişim, bana Cenâb-ı Hak da yardım edemez.”

 Kulu şeytan, bu düzeye çekmeye çalışıyor. Burası dibin dibi yani sen o kadar battın o kadar kötü oldun ki, o kadar yalnızsın, o kadar perişansın ki, sana Allah da istese bir yardım yapamaz. Bunlar çok korkunç düşünceler.

Buraya da zaten Allah'la birlikte geldim, Cenâb-ı Hakk'ın bana sağladığı imkanları iyi ya da kötü yönde kullanarak buraya kadar geldim. Şu hâlde ölmediğime göre, henüz hayatta olduğuma göre, nefes alıp verdiğime göre, sınavım bitmediğine göre henüz fırsatım var demektir.

“Henüz benden beklenen olumlu tepkiyi vermemişim demek ki. Cenâb-ı Hakk bekliyor, bana hala hayat sağladığına göre. O zaman adım atmalıyım.”

Adımın en büyüğü dua.


“Ya Rabbi! Bana bir çıkış kapısı göster. Ya Rabbi! Bana bir aralık aç ki ben de iyileşmek, iyilerden olmak, iyiliğe doğru adım atmak istiyorum.”


 Allah'a tutunma, her aşamada Cenâb-ı Hakk’tan kopmayıp dua ile hep iyimser olma. Allah hakkındaki hüsnü zannımı koruma. 

 Yılmamak, tükenmemek, iyiliği ve hayrı ummaya devam etmek.

 Bir meçhule, belki de bitişe doğru tükenişe doğru giderken “artık her şey bitti benim için” dediği bir yere doğru ilerlerken dua ile her şey tersine dönebilir.

kalp, Cenâb-ı Hakk ile beraber ve O’ndan beklentide. Her anında, sadece ihtiyacının farkına varması gerekir. Tersine kendisini ihtiyaçsız zannetmeye başlamak, gafletten ibarettir. o yüzden farkındalığı diri tutmak aslında Yaradan Kudret ile ilişkide kalmakla eş anlamlı. Bunun da adı konuştuğumuz şey, 

Hiç yorum yok: