08 Mayıs 2023

Kısa Notlar 46

RIZIK 

(Trt Radyo- Günebakan Programı 

Ankara 24.Aralık.2021)


-“Allah, kullarından dilediğine rızkı yayıp-genişletir.” Ankebut-62

Rızkı belirleyen Cenâb-ı Hâkk ise hemen burada şu soru yükseliyor; Madem ki rızkı bollaştırıp azaltan Allah’tır öyleyse biz hiç bir şey yapmayalım, niye yapıyoruz? 

Bu sorunun cevabı için, Cenâb-ı Hâkk rızkın peşinde çabalamayı, koşmayı emrediyor. Yani rızkın peşinden koşmayı biz bir ibadet olarak yapıyoruz. Daha az koşsak da daha çok koşsak da günün sonunda elimize geçeni Rabbimiz takdir ediyor. Seküler bakan bir kimse günün sonunda isyana düşebilir, der ki; ben falanca kişiden daha çok çabaladım ama elime ondan daha az geçti. Beriki der ki; ben daha iyi plan yaptım, daha zekice davrandım, çok uğraştım ama benden daha az zeki olan hayatta daha başarılı oldu. Hayat sonuçları itibariyle, öncesindeki çabalarla doğrusal olmayan bir ilişkiyle doludur. O bakımdan bu resme baktığımızda, sonucu belirleyenin Allah olduğunu çıplak gözle görebiliriz. Diğer türlü olsaydı en zekilerin, en çok çaba gösterenlerin en zengin olduğu bir dünya ile karşılaşmamız gerekirdi. Halbuki bazıları doğar doğmaz ailesinden ötürü zengin oluyor. Bazıları birdenbire aradan sıyrılıp zengin oluyor. Zekasından dolayı mı diye sorduğumuzda; yoo benden çok daha zeki olanlar vardı diyebiliyor. Ya da zengin olmayı benden daha çok isteyip de daha çok çabalayan arkadaşlarım vardı, diyebiliyor. Ee sizin nasıl böyle oldu diye sorduğumuzda; biraz da şans diyelim, diyorlar. Oysa biz ona şans demiyoruz. Allah azze ve celledir rızkı taksim eden. Peki bu taksim bir zulüm, bir mağduriyet olarak yorumlanır mı? Hayır yorumlanmaz. Çünkü biz bu dünyayı idealize etmiyoruz. Burası hep kalacağımız bir yer değil, burası gelip geçtiğimiz bir yer ve burada rızık gibi değişken olan o kadar başka parametre var ki. O bakımdan az rızık verdiği bir kimseye başka bir konuda daha çok vermek suretiyle Cenâb-ı Hâkk bunları regüle eder. Toplamda bir adalet işler. İnsanların eline geçen imkan, doğum ile ölüm arasında toplamda eşittir. Kime hangi imkan sağlanmışsa onun üzerinden sınanır. İmkan verilmediği açıdan hiç kimse yükümlü değildir. Dolayısıyla hayatta çok adil bir nizam vardır. Verilen rızkı,imkanı Cenâb-ı Hâkk’ın istediği şekilde değerlendiren herkes aynı üst sonuca kavuşur. 


-Hasan Basri (ra) der ki; zengin birini görüp imrenme, o zenginliğin yanısıra Allah’ın ondan aldığı nice şeyleri sen bilemezsin. Halbuki onları sana vermiştir. 

Bu bakımdan biz hayatın tüm koşullarını ve değişkenlerini gözlemleyemediğimiz için, insanlar arasında bunları takip edemediğimiz için, gördüğümüz bazı büyüklükler üzerinden farklılıkları öne çıkararak Allah bazılarına zulmediyor demememiz gerekir. Biz bu muazzam yaratılışta, bu sistematik dengeyi kurmuş Cenâb-ı Hâkk’ın, bizim aramızda böyle bir dengesizlik yaratmadığını düşünmek gerekir. Sınav açısından ahirete giden yolculukta aslında hepimiz eşit bir fırsatı paylaşıyoruz. Bir tarafta fazlası olanın diğer tarafta eksiği olabilir. Hiç bir hayat koşulu diğer koşula göre ahiret açısından dezavantajlı ya da daha avantajlı değildir. Bu Allah azze ve celle açısından düşünemeyeceğimiz bir şey. 


-Bazen toplumun alt kesiminde sınırlı imkanlarla yaşayan kimselerin mutluluğu, ondan daha lüks yaşayanlardan daha fazla olduğunu görürüz. O zaman anlamalıyız ki mutluluk koşullarla doğrusal bir ilişki içerisinde değildir. Mutluluk, huzur, iyi hal Cenâb-ı Hâkk’ın sağladığı bereket üzerinden yaşanır. 

Hiç yorum yok: