Putların karşısında eğilsen de, üstüne çıkıp çiğnesen de hiç bir farkı yoktur, hiç bir tepkisi yoktur. Kaskatıdır, sana müdahale etmez, sesi yoktur ki sana ses çıkarsın.
İşte Allah-u Teala'yı da bu konuma düşürmek isteyenler, kendilerini özgürleştirmek için bunu yapıyorlar.
Niçin hareketsiz putları sevdiler? Müdahale edemiyor diye. Ses çıkaramıyor diye.
Niçin yer değiştiremeyen kapalı mekanda duran putları sevdiler? Kendileri uzağa gidip her türlü iğrençliği yaparken tapındıkları tanrılarının haberi olmuyor diye.
Kulların ilahları böylesine somutlaştırmaya yönelik hevesleri kendi özgülükleri için. Çünkü kendileri mobilize, orada burada. Ve Allah-u Teala da onlarla orada. İşte bu fikri sevmediler.
Her yerde ve her ne yaparsak yapalım haberdar olan Allah azze ve celle'den hoşlanmadılar. Kendi heva ve heveslerini gerçekleştirmelerine uymadı.
Kötülük yapanla salih amel işleyenler eşit değerlendirilir mi? İyilikle kötülüğün sonuçta aynı kapıya çıkacağını ancak kötüler düşünür.
Misal, onlar der ki “boşuna çalışıyorsunuz hoca herkesi geçirecek” İşte o zaman anlamsız olur çalışma.
İşte Yaratıcıyı böyle vehmeden kimseler, yaşamı da anlamsızlaştırdılar.
"İyi de yaşasan kötü de yaşasan O seni yine cennete koyacak" diyenlere biz de deriz ki:
“O zaman baştan neden cennete koymadı? Siz de varın bu sorunun cevabını düşünün” Madem herkesi cennete alacak neden böyle yorulmanın olduğu, hastalıkların olduğu sevdiklerinin ölümleriyle üzüntülerle dolu çetrefilli bir yaşamın içine koymuş?
Biz Allah-u Teala’nın sıratı müstakim üzere olduğunu biliyoruz, buna inanıyoruz. Kendisine karşı sevgisiz ve saygısız olanları ayırmak ve mükafatlandırmak üzere bu ara yaşamı oluşturdu.
Allah herkesi affedecekse o zaman hayat neden var?
Onların düşüncesine baktığımızda, akla-karanın doğruyla-yanlışın bir olduğu bir değersizlik ve anlamsızlık karşılıyor bizi.
Prof. Dr. Halis Aydemir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder