İLİM TALEBESİNE İLİM YOLUNDA TAVSİYELER
(İstanbul- 20.Ocak.2023)
-Bu dünyada istersek öğrenerek haddimizi biliriz, Rabbimizi biliriz, istikametimizi biliriz. İstersek bu süreci bir kenara bırakırız öğrenmeksizin, bilgiye yönelmeksizin hevamızın peşine koşarız, bu kez de haddimizi bilmeyiz, kendimizi bilmeyiz, istikametimizi bilmeyiz, Rabbimizi hiç bilmeyiz. Bir kişi ilim yolculuğuna meslek sahibi olmak için değil,
el-Alîm olan Allah azze ve celleyi yani ilmin sahibini tanıyabilmek için çıkar. Evet bazı meslekler ilim tahsili gerektiriyor ama ne için bunu yaptığımızı sorduklarında şu mesleğe sahip olayım diye diyorsak bu ilim yolculuğu değil, bu gaye ile ilim yapılmaz. Kendimizi, Rabbimizi, haddimizi, istikametimizi, hayatı bilmek, anlamı bilmek, ölüm ve sonrasını bilmek, büyük sorulara cevap bulabilmek, önce kendimiz bu yolculuğumuzdan emin olmak, mutmain olmak, sonra da toplumu istikamet üzere inşaa edebilmek; iyi aile, güzel çocuklar sahibi olabilmek, başkalarının çocuklarına aynı şekilde dokunabilmek, yetişebilmek.. Bunların hepsi ilme bakıyor. Eğer ilim olmazsa biz kendi çocuğumuzun önünde çaresiz kalırız.
-Allah’ın resulünden bize gelen malûmatı biz de bizden sonrakilere aktarmak zorundayız. Bir tek insanız, zavallı biriyiz gibi düşünmeyiniz. İnsanın kendisi bir tek kişi olabilir ama niyet başka bir şeydir. Ameller niyetlere göre ödüllendirildiği için nimeti büyük tutmak. Sadece kendi ailemize değil, başka ailelere, başka coğrafyalara ulaşmayı da hedeflemeliyiz.
-İlme erkeğiyle kadınıyla sarılmak zorundayız. Erkeklerimizi okutalım, kadınlarımız kalsın dersek bir sonraki nesilde erkek çocuklarımız da cahil olurlar. Çünkü o cahil annelerin çocukları olarak cehaleti öncelerler. İlk eğitim yuvada başlar. İlmi toplumda yaygın kılabilmek için kadınlar Resulullah’a (sav) gelip ilim öğrenmek için kendilerine bir gün tahsis etmesini istemişler. Resullulah (sav) onlara “sizin okumayla ne ilginiz var gidin” demedi. Onlara hemen bir gün tayin etti, planlı bir eğitim öğretim içerisine aldı. Melekleri kıskandıran ilim, insanı zapt eden, hayatta önümüze rüşt olarak hidayet olarak yansıyan ilim. Eğer dünyaya bu merkezden bakabilirseniz ve bunu yarının dünyasında sadece ülke sathında da değil, beynelmilel, uluslararası bir planda yaymayı, dünyadan ayrılırken dünyaya güçlü bir tesir bırakmış olarak ayrılmayı niyet ederseniz, çabanızı ortaya koyup da yarıyolda kalsanız bile Allah’ın huzuruna bu netice ile çıkacaksınız. Ahiretteki en büyük pişmanlık ne olacak biliyor musunuz; niyeti kaçırmak. Niyeti küçük tutmak. Çünkü niyetini büyük tutanlar, niyetine nail olacaklar çabasını ortaya koymak şartıyla. Allah azze ve cellenin dünyasında, dünya kadar niyetler! Size yapabileceğim en büyük tavsiyenin bu olduğunu düşünüyorum; niyetlerinizi büyük tutmak. “Hocam benim zekam o kadar elvermez, benim takatim o kadar yetmez” diyerek sen sana ait olmayan yetersizliklerinle niyetine hudutlar koyma. Sen niyetini büyük tut, sana imkanlar yaratacak olan Allah azze ve celle. Niyeti büyük tutup donanımımızı sağlam yapalım, Cenâb-ı Hâkk’ın insanlığa gönderdiği kula kulluğu reddeden bu hak dinle etrafımızdaki insanları buluşturalım (buna ihtiyaçları öyle çok ki) Resulullah’tan (sav) bize miras olan bu tebliğ sürecinde, kadınıyla erkeğiyle zincirin bir halkası olalım, ölürken gözümüz arkada kalmasın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder