Tefrika Nedir? Nedenleri Nedir? Nasıl Engellenir? | Dost TV | 24.4.2024
Dersten Kısa Notlar:
-Rasûlullah sallâllâhu aleyhi ve sellemin davetine icabet etmiş insanların birlik ve beraberliği bozulursa biz buna TEFRİKA diyoruz, yani ayrışma, farklılaşma.
-Kişiler birlikte Allah azze ve cellenin ipine tutundukları zaman beraberdirler, coğrafyaları, ırkları farklı olabilir. Tefrikadan çıkmak için Cenâb-ı Hakk’ın ipine sarılalım.
-Birilerinin “Kitap bize yeter” söylemi muğlak bir söylem. Çünkü Kitap bize yeter fakat Kitab’ın ne istediğini bilmezsek yeter. Kitab’ın ne istediği ne anlatmak istediği bize kalırsa o zaman Kitap bize yeter. Ama Kitab’ın ne dediğini, Kitab’ın Gönderenin elçisine uygulattığı ve onun somut karşılığını sahaya düşürdüğü zaman bundan hoşlanmayanlar var. Bunları değil de ucu açık bir süreçte,kendimiz verdiğimiz manalar ile yeni bir hayal kurmak istiyoruz. Bu da ayrı bir iftirak yolculuğudur.
-Cenâb-ı Hak hayatı yaratırken iftiraka yol bırakmış. Dilerlerse bazı enstrümanları basamak edinerek ayrışmaya yol bulsunlar diye.
-Din tektir, en başından beri öyleydi. İnsanlar ihtilaf edip duruyorlar.
“Rabbin dileseydi insanları elbette tek bir ümmet yapardı. Fakat onlar hep ihtilâf içinde olacaklardır, rabbinin esirgedikleri müstesna; zaten O insanları buna uygun yaratmıştır.” (Hud-118)
Ayrılmaya yol açan insanlardaki irade. Cenâb-ı Hak müdahale edip insanlara irade bahşetmeseydi insanları tek bir ümmet kılardı ama O insanlara irade dilemeyi bahşetti.
Bizler de birbirimizle ayrı düşmeyi seçtik, farklı farklı yollar seçtik.
-Cenâb-ı Hak kimleri esirger, kimleri sıratı müstakim üzere tutar? Allah azze ve celle iman etmiş olanları sabitler. Apaçık vahiyler gelmiş olduğu halde hasetleri, taşlınlıkları, başka amaç ve gayeleri, dünyayı murad etmeleri devreye girince ihtilaflara düşüyorlar.
-Birileri kendince getirdiği düşünceleri, cevapları, açıklamaları belli de bir taban bulunca dayanıp, tek tipleştirince diğerlerini artık din dışılıkla ve küfürle itham etmesi işte buradan korkunç şeyler çıkıyor. Bunu neden yapıyor bir insan derseniz? Çünkü artık buradan sağladığı pozisyonu, gücü, buradan devşirdiği o etki alanını tahkim etmek istiyor, ispat istiyor.
Peki iyisini kötüsünü kim tahlil edecek, iyi niyetli alim olanını ve kötü maksatlarla etki alanlarını genişletmek için yapanları… Hepsini Allah azze ve celle bilecek ve hükmü O verecek. Zaten buradaki süreci de üstü kapalı O yönetiyor. Herkese kötü bir şey yapabilme fırsatını böyle açıyor. Dışabakan yüzüyle kişi koca alim gözüküyor ama belki kıyamet günü uyanacağız ki o kişi ümmetin ihtilafını birbirlerine girmeyi göze almış , bu korkunç bir şey. “Yeter ki ben pozisyonumu, kariyerimi, etki alanımı genişleteyim, zinde tutayım, Mü’minler birbirine girerse gitsin” anlayışı korkunç. İşte hepsinin hükmünü Allah azze ve celle verecek. Hakkı söylüyormuş gibi yapıp, peşine düştüğü çıkarını, kariyerini, makamını, reytingini düşünenler ilim adamlarından da olabilir, siyasetçilerden de olabilir. Kimse de “Ben bunu kendi kişisel itibarım vs için yapıyorum” demez. “Biz bunu sizin iyiliğiniz için yapıyoruz, biz iyilik beraberlik olsun istedik” diyerek satarlar pazarlarlar. Ama bu işi hangi niyetle yaptıkları Allah azze ve celle katında ortaya çıkar. Herkes sınanıyor, bunun için yaratıldık.
-Bazıları “Ya Allah bir din göndermiş ama milleti bir araya getirememiş, istediği gibi de olamamış, yekpare güzel bir şekilde birlik olamamışlar; demek ki gönderilen din kusurlu” gibi düşünüyorlar. Hayır, din kusurlu değil, yaratılan varlık özgür irade sahibi olduğu için her şeyi suistimal edebilir.
-Allah azze ve celle içtenlikli kullarını korur. Kul öğrenecek, körü körüne inanmayacak, kula kul olmayacak.
“Yeryüzünde bulunanların çoğu, kendilerine uyarsan, seni Allah yolundan saptırırlar. Çünkü onlar zandan başka bir şeye tâbi olmuyorlar ve temelsiz bir tahminden başka bir şeye de dayanmıyorlar.” (Enam-116)
Dolayısıyla çokluk doğruluğun kanıtı değildir. Kişinin kişisel çabasına ihtiyaç var. “Çoğunluk nerede ben oradayım, ana omurga neredeyse kalabalık kitle neredeyse ben oradayım” dersek doğruluğumuzu hak üzerinden ifade edemiyormuşuz anlamı çıkar.
-İbadetlerin farzları ve sünnetleri olur. Farzı sünneti olmayan ibadeti neden yapayım?
Prof. Dr. Hfz. Halis AYDEMİR
👇🏻👇🏻👇🏻
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder