Rihle 2022 | İnsanın Anlam Arayışı | 2.Ders | 29.8.2022
Dersten Kısa Notlar:
-Bizim yaratılışımızda alemlerin Rabbi Allah azze ve cellenin yarattığı her şeyi ele alabilecek, oradaki ilim ve hikmeti görebilecek ve oradan Cenâb-ı Hakk’a hayranlık duyabilecek bir potansiyel var. Yani öyle bir mercîyiz ki Allah azze ve cellenin üzerimizdeki nur ile O’nunla irtibata geçiyoruz. Harikulade bir şeyiz, bu kadar özenli donanımlı yaratılmışız…
-Bizim Cenâb-ı Hakk’a olan sevgimiz baskının bir ürünü olamaz, zorlamanın ve cebrin bir ürünü değil. “Rabbim ben Seni gönüllü olarak gerçekten seviyorum. Azametinden seviyorum, güzelliğinden seviyorum, rahmetinden seviyorum, esirgemenden seviyorum, hak olmandan dolayı seviyorum, zulme karşı olmandan miskele zerre zulmetmemenden seviyorum…”
Cenâb-ı Hakk’ı sevebileceğimiz ve bunları akledip görebileceğimiz bir ortamdayız fakat hiç biri doğrudan cebir oluşturacak şeyler değil. İstersek hepsinden sarfınazar edebiliriz. Bu bizim bulunduğumuz ortamdaki serbestliğimizin esasını teşkil ediyor. Diğer türlüsü cebir olur. Cebir olmadığı yerde taraflar arasında gerçek ve kalıcı ilişki kuruluyor.
-Amellerimizi kendimiz seçiyoruz. Güzel ameller seçerek, irademizle kendimizi gerçekleştiriyoruz, kendimizi yontup biçiyoruz. Şu görünen bedensel yanımız zaten toprak olup gidecek. Ama yeniden uyanışımızda bu kendi ellerimizle yaptığımız şeklimizle uyanacağız.
-Biri bize hakkı söylediğinde işimize gelmezse yani parazit duygularımızla (arzumuzla, şehvetimizle, hırsımızla, tamahkarlığımızla) örtüşmezse istersek kötüyü seçebiliyoruz.
“Dileyen iman etsin dileyen inkâr etsin.” (Kehf-29)
“Kur’an’ın gerçek olduğu kendileri için apaçık belli oluncaya kadar onlara çevrelerinde ve kendilerinde bulunan kanıtlarımızı hep göstereceğiz.” (Fussilet-53)
-Sen doğruyu doğru olduğu için yapmalısın; korktuğun için değil. Tam bir serbestlik ile doğruya, hakka tutunmalısın.
-Cenâb-ı Hakk’a iman eden, Cenâb-ı Hakk’a güvenen kimsenin üzerinde şeytanın hiç bir egemenliği yoktur. Onun egemenliği ancak ve ancak şeytanı dost edinenlerdedir. Şeytan vesvese dediğimiz iç sesimiz ile bizimle konuşur. Bizim iç sesimizi şeytan bizim rengimizde kullandığı için herhangi bir yabancı gibi gelmiyor bize.
-Sahipsiz bellemek istediği ortamı curcunaya çevirmek ve insanları sorumsuz,vahşi varlıklara dönüştürmek isteyen bir şeytani anlayış var. Bu şeytani anlayışın temel prensibi şu: Güçlü gücünü yetirene bunu yapar. Var eden kudret diye bir şey yok, hak-batıl diye doğru-yanlış diye bir ilke yok. Üstün olan öne geçer diğerleri elimine olur. Hesapsız ve sahipsiz yürüyen bir sistem sözkonusu.
-Akleden insanların imanını Allah azze ve celle sabitler, korur.
Prof. Dr. Hfz. Halis AYDEMİR
👇🏻👇🏻👇🏻
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder