Önce Kuşlar Geldiler | İrşâd 6 | Mekke | 2.7.2023
(Halis Aydemir Hocamız Bu Sohbeti, Hac Farizasını Yerine Getirmek İçin Gittiği Kutsal Topraklarda Yapmıştır. Kendisine Mebrûr Bir Hac Temenni Ederim)
-Hz. Adem’den sonra üzerinden nice zaman geçtiği için Kâbe’nin yeri kaybolmuştu. Cenâb-ı Hâk Hz.İbrahim’e Kâbe’nin yerini gösterdi. Hz.İbrahim bu Beyt’in kaidelerini buldu ve tekrar yükseltti. Yanında bir çırak var o da Hz.İsmail, babasına yardım ediyor. Bu sahne, artık yeni dünyanın kurulduğu sahnedir. Ama Cenâb-ı Hâk kıyamete kadar olan bu yeni dünyayı Hz.Adem’in tesis ettiği ilk dünyanın üzerine kurdu. Dolayısıyla dünyada Hak Dini Hz.Adem’den bu yana kıyamete kadar yaşayan sadece peygamberlerin çizgisi var, biz de Cenâb-ı Hâkk’ın gönderdiği en son çizgi üzere yaşıyoruz. O yüzden Hak Din başından beri aynı; Yaradan’dan gayrısına kulluk etmeyen..
-Kâbe’yi tavaf ederken imanımızı yeniliyoruz; Cenâb-ı Hâk ile çakışan ne varsa hepsinde Allah’tan yana taraf olacağımızı ifade ediyoruz. Sonra say’a geçiyoruz. Sa’y çaba demek. Sadece imanla olmaz, salih amel işleyeceğiz.
-Allah azze ve celle emrediyorsa işin içerisinde başka bir iş var demektir. Cenâb-ı Hâk bir şeyi kulunun şerrine, kötülüğüne, zararına emretmez. Allah miskale zerre zulmetmez! Cenâb-ı Hâkk’a tam bir güvenimiz var. Allah bizi hayatımızın hangi mecrasında yoklarsa yoklasın, bu bize ne kadar zor,ağır gelirse gelsin bu çabayı, bu güveni Cenâb-ı Hâkk’a sergilemeye artık hazırız. Tavaftan say’a çıkarken böyle çıkıyoruz. “Artık hazırım ya Rabbi. Sensin gökleri ve yeri var eden. Sana güvenmeyeceğim de kime güveneceğim?! Şeytan benim kötülüğümü istiyor” Biz buna Allah azze ve celle hakkındaki zannımız diyoruz. “Benim Rabbim iyi. Bana bu kadar zorluk yaşatıyor. Var bunun bir hikmeti. Bu işin ucunda bir şey çıkacak. Ben Allah’a güvenimi sürdürüyorum. O beni zâyi etmez. Rabbim beni yokluyor. Buradan beni daha yüksek bir mertebeye yükseltecek. Benim sebatımı, benim zâtına karşı güvenimi ortaya çıkarmak istiyor.” Hz.Hacer böyle dediği için Cenâb-ı Hâk onun teslimiyetini ölümsüzleştirdi.
-Bir kimse Allah’a güvenirse Allah ona bir kapı açar. Bu Hz.Hacer’in yaşadığının formülü.
-Allah bir kapı elbette açacak. Ama bütün koşullar hiçbir kapı yokmuş gibi görünüyor? Allah ona hiç hesap etmediği bir yerden rızık verir.
-Nerede bir işin doğrusu varsa şeytan gelir, yanlışı gösterir ki işten çıkasın. Orada şeytanı taşlayıp kovmamız gerekiyor. Bu yoklayıcı süreçte Cenâb-ı Hâkk’a olan güvenimizi gösterebilmek üzere şeytanın alternatiflerine karşı direnç göstermemiz lazım. Yoksa “tamam şeytan, sen ne diyorsan öyle olsun” dediğimiz zaman kaybediyoruz. Bu durum hayatta karşımıza hep çıkacak.
-Koşullar zorlaştığında kul nasıl davranacak? Kişinin işleri güzel gidiyor, faizle hiç de ilişkisi yok. Ama sıkışırsa yine faizden uzak durur mu diye Allah azze ve celle durumu biraz strese sokar. İşleri sıkıştırır. Çünkü O her koşulda zâtına olan güvenimizi yoklamak istiyor. Bizim böyle hikayeler biriktirmemiz lazım. Cennettekilerin böyle hikayeleri var: “Cenâb-ı Hâk beni ne zorluklara soktu ama ben O’na olan güvenimi korudum. Bildim ki O yapıyor. Bir yaprağın düşmesini bile bizi imtihan etmek için hazırlıyor.”
KOŞULLAR NE OLURSA OLSUN ALLAH’a OLAN GÜVENİMDEN VAZGEÇMEYECEĞİM!
Hayatı Allah’a teslim olabilmeyi öğrenebilmek ve yaşayabilmek için gerçekleştiriyoruz. Hac bunun hepsini ihtiva ediyor.
-Hz.Hacer’in teslimiyeti gerçekleştirip dünyadaki sürecini doğru tamamlayınca; Allah azze ve celle Hz.Cibril’i gönderdi. Her şey değişti. Bebek Hz.İsmail’in ayağının dibinden zemzemi çıkardı. Çocuk sudan içti, anne sudan içti. Kuşlar suyu fark ettiler. Önce kuşları geldiler. Sonra uzaklardan geçen kervandaki insanlar geldi. İnsanlar geldi. İnsanlar geldi, insanlar geldi… Sonra biz geldik!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder