Tevhit ve Teslimiyet | İrşad 5 | Diyar Ahlam | Mekke | 23.06.2023
(Halis Aydemir Hocamız Bu Sohbeti, Hac Farizasını Yerine Getirmek İçin Gittiği Kutsal Topraklarda Yapmıştır. Kendisine Mebrûr Bir Hac Temenni Ederim)
-Hz. İbrahim aleyhisselâmın çağrısını nasiplisine, hikmeti gereği buna elverir durumda olanlarına Cenâb-ı Hâk işittirdi. Beyti hac etmek Allah’ın üzerine bir haktır; yani kimler oraya gitmeye güç yetirebilirse hac ibadetini yerine getirmek durumundalar.
-Buraya gelen kişi kendini Allah’ın asi,günahkar kulu olarak görmeli. Öyle Cenâb-ı Hâkk’ın üstün kulu, makbul kulu gibi görerek gelirse kaybeder! Hz.Adem’in izinden geliyoruz. Ne kadar güzel ibadetimiz varsa hepsini unuttuk, günahlarımızı gözümüzün önüne getirip öyle geldik. Günahlarımızın altında çatır çatır ezile ezile geldik.
-Bizim bütün günahlarımızın 10’da 10’u bizim! Ya Rabbi biz kendimize zulmettik.
-Hz. Ömer vefat ederken yanına gelenler onu övdüler: “Ya Ömer Resûlullah (sav) giderken senden razı gitti. Bütün savaşlarında yanında oldun. İman edenlerin büyük güvencesi oldun. Sen ki böyle perişan haldesin, nasıl olur rahatla biraz” dediler. Hz.Ömer dedi ki “Beni öven ne kadar adam varsa çıkarın onları bu odadan. Siz ancak aldanacak bir adamı aldatırsınız. Ben ölmek üzere Rabbimin huzuruna doğru giderken bir vakit namazım var mı bilemiyorum.” Bu hissiyatı, bu tevazuyu onlar Resûlullah’ın (sav) terbiyesinden aldılar. Korkuları da tamdı.
-Hac farizasında birinci derdimiz mağfiret; günahlarımızın bağışlanması. Hepimiz buna muhtacız, hacca bu düşüncelerle geldik. Günahlar zaten bağışlanmış, hacca da Firdevs’e çıkmak için geliyor” gibi bir düşünce, bu güven hali bizi şeytanın tarafına kaydırır.
-Cenâb-ı Hâk ya bizi kovarsa? Kovar mı; hakkı var. Cürüm işledik. Yap dediği nice şeyi yapmadık. Yapma dediği nice şeyi yaptık. Hz.Adem’inki bir taneydi, bizse kendi günahlarımızın sayısını bilmiyoruz. Dolayısıyla Kâbe’yi tavaf ederken Hz.Adem’in korkusuyla “Ya bağışlanmazsam” endişesiyle ümit arasında olmalıyız, ancak O’ndan umarak..
-Cenâb-ı Hâkk’a kulluk etmek üzere tertemiz tutulası bir mekandayız. Ne var ki kirlettiler.. Resûlullah (sav) dünyaya gözünü açtığında Kâbe kirletilmiş haldeydi. Cenâb-ı Hâkk’ın şekilden, sûretten, puttan, cisimden muhafaza edin, tertemiz tutun diye Hz.İbrahim’e, Hz.İsmail’e emir buyurduğu Kâbe’yi müşrikler cins cins putlarla, şekil şekil sûretlerle kirlettiler.
-Hz.İbrahim’in milletinden olabilmek için her şeyi yaratanın O olduğu gibi, yaşatanın yönetenin de ancak O olduğuna ermek için Kâbe’in etrafında tavaf yapıyoruz. Güneşin tavaf ettiği gibi.. Galaksilerin Allah’ın emriyle tavaf ettiği gibi.. Biz de bütün emrin Allah azze ve celleye ait olduğu gerçeğini sindire sindire tavaf ediyoruz. Hacdan mağfiret ile ve teslimiyet ile çıkmak istiyoruz. Tavaf kadar sa’ya da ihtiyacımız var. Tavaftan çıkıyoruz, sa’ya geçiyoruz. Sa’y ile Hz.Hacer’in Cenâb-ı Hâkk’a güvenini ve sebatını öğreniyoruz. Teslimiyet bunu gerektirir.
Hz.Hacer o ölüm vadisinde “Rabbim sen de bana bunu layık gördün, ben ne yaptım ki?” demedi. “Hep garibanlara mı böyle oluyor? Nedir benim böyle çektiğim” diyerek Cenâb-ı Hâkk’a küsmedi. “Rabbim bana kötülük dilemez, vardır bunda bir güzellik.”dedi. Allah hakkındaki zannını bozmadı. “Ya Rabbi sen bizi zâyi etmezsin bize bir çıkış kapısı aç.” Ve Cenâb-ı Hâk bir kapı açtı, her şey değişti. Hz.İsmail bebeğin ayağının dibinden su çıkardı. Sadece Hz.İsmail’i içirecek kadar değil milyarlarcasını kandıracak kadar bir su; Zemzem!
-Ya Rabbi, bizi dünyaya bağlayan senin istemediğin ne kadar şey varsa geri döndüğümüzde hepsinden ırak kalabilmek için geldik. Ya Rabbi bizi öyle kuvvetlendir, ya Rabbi bizi hidayetine öyle muvaffak kıl ki kötü alışkanlıklarımızın en küçüğünden en büyüğüne bizi onlardan halas eyle diye geldik. Hz.İbrahim gibi her şeyden senin uğruna vazgeçebilmek için geldik. Güzellikleri yaşatsan şımarmayıp sana kulluğa devam edebilmeyi; sıkıntıları yaşatsan isyan etmeyip sana yine bağlılığı sürdürebilmeyi öğrenmeye geldik. Ve kurban edebilmeyi öğrenmeye geldik. Eğer Cenâb-ı Hâkk’ın istemediği bir şeyse ana da olsa,baba da olsa, can da olsa, canan da olsa kurban edebilmeyi öğrenmeye geldik.
-Şeytan, hayrın her aşamasında insanın karşısına çıkar. Ve insanlardan çoğunu şükrederken bulmaz! Çoğumuzun hayatında istiaze yok. Şeytandan Allah’a sığınmayı pek unutmuş gözüküyoruz. Hac bize bunu hatırlatacak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder