Gücünüz yettiği kadar yapabildiğiniz kadar takvaya yönelin. Bunu ne kadar çoğaltırsanız cehennemden kurtuluş süreciniz de o kadar çabuk olacaktır.
Müttakiler cehennemin sesini bile işitmeden bir yıldırım hızıyla cehennemin uzağından geçerler. Takvası daha az olanlar daha yavaşça, daha daha az olanlar daha daha yavaşça, en az düzeydeki takvası olanların da cehennemden en sonlarda kurtuluşu söz konusu. Kafirler orada ebedi olarak kalacaklardır. Böyle bir şeyi tasavvur etmek bu dünya hayatında kişinin Cenâb-ı Hâkk’a karşı saygısını tetikler. O yüzden takva çoğunlukla korkuyla da anlatılır. Yani takvayla korkunun neredeyse eşleştiği söylenir. Halbuki takvaya başka şeyler de yol açar. Kişinin O’na duyduğu sevgi saygıda bulunmaya yönlendirebilir. Allah azze ve cellenin vadettiği ödüllere ulaşma arzusu da kişiyi motivasyona, heyecana, arzuya kaptırıp O’na saygıda bulunmaya sevk edebilir. Dolayıyla kişide takvayı besleyen başka unsurlar olmasına rağmen bunlardan çoğu zaman en güçlü olanı Cenâb-ı Hâkk’ın azabına duyulan korkudur.
“Ey kullarım benden sakının. Ben azabı şiddetli olanım”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder