09 Ocak 2024

Filistin Dersleri 15 (8.12.2023)

Diriliş Buluşmaları - Filistin | 

İHH Bursa | 8.12.2023


Halis Aydemir Hocamızın Konuşmasından Kısa Notlar:


-Yeryüzünün bu sıcak ikliminde, hak ile batıl arasındaki çatışmanın tekrar alev aldığı bir gündeyiz. Aramızda pek çok genç var, muhtemelen onlar “Bizim bu Siyonistlerle ne sıkıntımız var, niçin bize saldırıyorlar, niçin çocuklarımızı öldürüyorlar, niçin kadın-erkek-yaşlı demeden bombalar yağdırıyorlar?” Diye düşünüyor olabilirler. Aramızdaki asıl sıkıntı nerede başladı,sorun ne? 

  Biliyorsunuz ki dünyada insanların bir kısmı dünyayı esas alıp dünyayı murad ediyor; onlar için her şey dünyadır. Ve olabildiğince dünyadan bir şeyler ele geçirmeye çalışıyorlar. Diğer tarafta ise ukbayı murad edenler var. Yeni dünyayı bir geçiş süreci olarak gören ve sonrasında Cenâb-ı Hakk’ın dediği ebedi yurda doğru yol almak isteyen kimseler. Bu iki güruh arasındaki sıkıntı, taa Hz.Adem aleyhisselâmın çocukları Hâbil ile Kâbil’de olan sıkıntı ile aynısı yaşanıyor. Yoksa bir ırk ayrımından bir coğrafya meselesinden kaynaklanan bir şey değil. Bunlar Hz.Yakub’un (Hz.İsrail) çocukları, bizatihi kendi kardeşlerine de aynı şeyi yaptılar. Kardeşler Hz.Yusuf’u katletmeye yeltendiler. Çünkü onu kendi dünyevi beklentileri açısından bir engel olarak gördüler. Dolayısıyla işin başlangıcı haset dediğimiz bir şey! Allah azze ve celle Rasûlullah sallâllâhu aleyhi ve sellemi alemlere rahmet olarak gönderdiğinde Yahudilerin gösterdiği tepki için  “Yoksa onlar insanları kıskanıyorlar mı?" (Nisâ-54) dedi. 


-Kendilerini peygamber çocukları olarak görüp diğer tüm insanları da kendi hizmetinde kimseler olarak alt sınıf görmek istiyorlar. Bu yaklaşım ile dünyayı kasıp kavuran bir özel Siyonist anlayışı ürettiler; kendilerini ayrı,üstün gören.. Yanlarına da kâfirleri, ateistleri yanlarına almışlar. Onlara ekonomik çıkarlar sağlayarak onları yanlarında tutuyorlar. 


-“İnsanlar içerisinde iman edenlere düşmanlık bakımından en şiddetli olarak yahudiler ile, şirk koşanları bulacaksın.” (Maide-82)

  Ya Rabbi satır satır Kur’an-ı Kerîm’de haber verdiklerini gözlerimizle sahada yaşadığımız günlerdeyiz. Ayeti kerimelerde okuduğumuz ifadeleri, her gün oluk oluk akan kanda, hiç bir sınır tanımayan bu vahşetin içinde görüyoruz. 

  Allah azze ve celle aynı ayette dedi ki: “Yine, onlar arasında iman edenlere sevgi bakımından en yakın olanların da, “Biz hıristiyanız” diyenler olduğunu göreceksin. Çünkü bunların içinde (insaflı) keşişler ve rahipler vardır ve onlar büyüklük taslamazlar.” (Maide-82)


-Siyonistler bu dünyayı kendilerine has görüyorlar hatta ahireti de kendilerine has görüyorlar. Madem öyle Cenâb-ı Hak onlara dedi ki: “Eğer iddia ettiğiniz gibi Allah katındaki ahiret yurdu sadece sizinse, bu konuda doğru söyleyenler iseniz, haydi ölümü temenni edin!” (Bakara-94)

  Oysa onlar ölümü temenni etmek bir yana, ölümün korkusuyla onun herhangi bir kokusuna bile yaklaşmıyorlar. Tanklardan çıkmıyorlar. Filistin ordusu karşısında sahada sadece tanklar içerisinde yürümeye çalışan, olmadı en kısa bir şekilde kaçışmaya çalışan nice insanlarla karşı karşıyayız. Cenâb-ı Hakk’ın ayeti kerimede yine haber verdiği gibi: “Onlar (Yahudiler) kalabalıklar halinde toplu olarak karşınıza gelemezler, ya kalelerin içinde ya duvarların ardında olduklarında savaşırlar. Kendi aralarındaki gerginlik ve çatışma şiddetlidir: Sen onları birlik içinde sanırsın, oysa kalpleri dağınıktır. Çünkü onlar aklını iyi kullanamayan kimselerdir.” (Haşr-14)


-Peki hakla batıl arasındaki bu mücadelede Cenâb-ı Hakk’ın hangi hikmeti var? Allah azze ve celle bir ayeti kerimede şöyle buyurdu: “İşte Biz, Allah'ın gerçek müminleri ortaya çıkarması, sizden şehitler edinmesi, müminleri tertemiz yapıp kâfirleri imhâ etmesi için, zafer günlerini insanlar arasında nöbetleşe döndürür dururuz.” (Ali İmran-141)

  Kul sıkıntılara uğrayınca imanının arkasında ne kadar duracak, kararlılığında ne kadar duracak bunun bir testi var. Varsa eksiklikleri, zayıflıkları, kırılganlıkları derlesin toplasın diye Cenâb-ı Hak onu bu sıkıntılı süreçlerden geçiriyor. Zoru görünce kul vaz mı geçiyor? Allah azze ve celleye imanı, O’na sevgisi olan kimselere Allah azze ve cellenin bu fitneyi yaşattığı bir ayet bu. Allah azze ve celleye bağımlılık ve sadakatimizin yoklandığı bir süreç. 


-Biz dünyayı bir geçiş süreci olarak görüyoruz, o yüzden bu ancak bir cihattır. Ya Allah yardım eder bize zafer verir; ya da şehit oluruz. Bu dünyayı zaten gözden çıkarıp, Allah azze ve cellenin rızası uğrunda kendini satmış insanlar… “Bedenimi, canımı,cananımı, bütün varımı alsın da Hüdâ” demiş insanlar ile baş etmenin mümkün olmadığının göründüğü yıllar yaşıyoruz. Bunu Afganistan’da yaşadık. Bunu Irak’ta yaşadık. Şimdi Allah azze ve celle bunu o Gazze kadar küçücük coğrafyada, bütün devasa orduların toplanıp geldiği bir yerde, bizim neslimize bir kez daha gösterecek. 

  Nice az sayıda topluluklar, kalabalık sayıda toplulukları Allah azze ve cellenin izniyle yenmiştir. Nasıl yenebiliyorlar, derseniz; işte bu fark dolayısıyla.. Ya Allah azze ve celle bize muzafferiyet nasip eder ya da bu uğurda ölürüz ama asla boyunduruk altına girmez, asla küfrün zalimin aşağıladığı köleleştirdiği insanlar olmayız. 

 “Nice az birlik vardır ki, Allah’ın izniyle sayıca çok birliği yenmişlerdir, Allah sabredenlerle beraberdir” (Bakara-249)


Prof. Dr. Hfz. Halis AYDEMİR 

👇🏻👇🏻👇🏻

https://www.youtube.com/live/IMQL9lYuRX0?si=BVT-pUJnio0VZUYo

Hiç yorum yok: