11 Şubat 2024

Nasıl Dua Etmeliyiz?

Nasıl Dua Etmeliyiz? | TRT Radyo | 1.4.2022  


Dersten Kısa Notlar: 


-Cenâb-ı Hakk’ı göz ardı eden kimse kaybettiği zaman bunu sadece kendi suçu gibi görür. Halbuki iman eden kimse “Bu süreçte ben kendime düşeni yaptım mı, önüme açılan seçeneklerde doğru olanı davrandım mı?” Der ve o zaman neticenin olup olmaması Yaradan’ın bunu bana sağlayıp sağlamaması ile ilişkiliydi, ben Allah azze ve celle katında karşılığını aldım, der. 


-Kişi Cenâb-ı Hakk’ın hayatı yöneten Kudret olduğunu bildiği zaman, O’nun istediği zaman muvaffak kıldığını yani sonuçlandırdığını da bilir. Böyle olduğu zaman da kişi kazandıklarını kendi çabasının mutlak sonucu olarak görmez; biz gerekenleri yaptık Allah azze ve celle de lütfetti olarak bilir. Kaybettiği zaman yahut elde edemediği zamanlarda da “Biz gerekeni yaptık Allah azze ve celle nasip etmedi.” Diye bilir. Sonuçları Cenâb-ı Hakk’ın yarattığı bilincinde olunca, o zaman tam olayın gerçekleşmesi aşamasında dua refleksi uyanıyor. 


-Hayatta biliyoruz ki nice çabalar var ama sonuçlanmayabiliyor. Yani daha güçlü zekalar ile daha güçlü çabaları nicesi sergiliyor ama onların ellerine geçmeyebiliyor. Ama daha az gayretle ve daha az zeka ile sonuçlanabiliyor. O zaman Cenâb-ı Hakk’ın hayatı sonuçlandıran,nihai sözü söyleyen Kudret olduğu bilinciyle yol aldığımızda bu kez bize dua eşlik düşer. 


-“Hakkımızda hayırlısı değilmiş. Demek ki benim için Cenâb-ı Hak daha güzelini,daha farklı yerde hazırlamış. O zaman ben ona doğru yol alayım.” 


-Rasûlullah sallâllâhu aleyhi ve sellem istiare duasının başında “Allahım Senin ilmine başvuruyorum.” Der. 

“Çünkü Sen bilirsin ben bilmem. Senin gücüne başvuruyorum çünkü Senin gücün yeter benim gücüm yetmez.” 


-“Allahım bu iş eğer benim hakkımda hayırlıysa bunu bana kolaylaştır. Ama eğer öyle değilse beni ondan bir şekilde çöz, onu da benden uzaklaştır.” 


-Arzu ettiğimiz şeye tutkuyla bağlıysak “Allahım hayırlı değilse olmasın” demek bizi zorluyor. Bunu bazen diyemiyoruz. Bu Cenâb-ı Hakk’ın ilmine,kudretine tam güvence oluşturmakta çekincemizi gösterir. Umduğu sonuç olmayınca böyle kimselerin kendine gelmesi, toparlanması öyle zor oluyor ki bazısı hayata küsüyor. 


-İstiare duasının sonu şöyle geliyor: “Allahım, şimdi Sen hayır her neredeyse onu bana takdir et ve beni onunla memnun et.”


-Cenâb-ı Hak ile bu irtibatı olmayan kimseler sanıyorlar ki belli bazı kalıp sözcükleri tekrar ediyorsunuz ve bir şeycikler oluyor. Hayır. Önce Cenâb-ı Hak ile barışmak ve o ilişki köprüsünü kurmak gerekiyor. O zaman hayatı kolaylaşır. 


-“Allahım ben kaygıdan Sana sığınırım.”

  Bu kaygı dediğimiz şey adım başı bizi yoklayan bir şey! Eğer biz kaygıdan Cenâb-ı Hakk’a sığınmaz isek yani Cenâb-ı Hak bizi kaygıdan korumaz ise aklımıza kaygı üretecek öyle çok şey gelir ki… Şeytan bunlardan herhangi biriyle bize saldırabilir. 


-“Güldüren de O’dur ağlatan da O’dur.” (Necm-43)

  Kimi insanlar zannediyorlar ki ben bu kaygılarımı,üzüntülerimi ilaçlarla veya insanlarla, bazı plan programlarla yenebilecekler. Ama Allah azze ve celle diyor ki Biz sizi iyi ve mutlu hissettirmezsek,sizi sıkıntının içine çekersek size hiç bir şey çare olmaz. 

Peki ne yapmamız gerekir? Allah azze ve celle diyor ki Beni hayatınıza almanız lazım. Beni dışlarsanız, size sıkıntılı bir hayat vardır:

  “Kim de benim zikrimden (öğüdümden) yüz çevirirse, artık onun için sıkıntılı bir geçim vardır.” (Taha-124)

 Dolayısıyla siz O’na yüz çevirirseniz de Allah azze ve celle size sıkıntıyı mukadder ederse çok para kazanarak neden mutlu olamadığınızı anlarsınız. O zaman neden daha iyi bir eve taşındığınız halde, daha iyi arabaya bindiğiniz halde, daha iyi bir makama geldiğiniz halde o umduğunuz hazzı elde edemeyişinizi işte o zaman sorgularsınız. 

  “Erkek olsun kadın olsun, kim inanmış bir insan olarak dünya ve âhirete yararlı işler yaparsa kesinlikle ona güzel bir hayat yaşatacağız ve böylelerinin ecirlerini de muhakkak surette yapmış olduklarının daha güzeliyle vereceğiz.” (Nahl-97)


-Rasûlullah sallâllâhu aleyhi ve sellem buyuruyor ki:

 “Ey kalpleri evirip çeviren Allâh’ım! Benim kalbimi Sen’in dînin üzerine sâbit kıl.”(Tirmizî, Kader, 7)


-Eğer kalbinin Allah azze ve cellenin elinde olduğu bilincinde olursan o zaman kalbini elinde tutana başvurursun, dua edersin. Ama kalbim de kendi elimde, duygularımı da kendim yönetiyorum, her şey kendi bağlamımda gerçekleşiyor ve her şey görünürden ibaret sandığımız zaman işte o zaman dua beklentisi olmuyor. Ben yaparım ben ederim, dediğimiz olayların altında kalabiliyoruz. Gücümüz yeter elbette yaparız, dediğimiz ve Cenâb-ı Hakk’a başvurmadığımız için öylece kalakalan olaylar bizi kedere, üzüntüye, çevremizle ilişkimizin bozulmasına ve her şeyden önemlisi kendimizle barışık halimizden uzaklaşmamıza yol açıyor. 


-SORU: Her zaman dua edilebilir mi, duanın bir zamanı var mıdır?

  Cenâb-ı Hak bize diyor ki: “Unuttukça Rabbini an!” (Kehf-24)

  Yani Cenâb-ı Hak unutulmaya karşı bizim kendimizle yarışmamızı emrediyor. Cenâb-ı Hakk’ı unutmamak için bir çaba içine girmeliyiz. Aramızda en başarılılarımız O’nu anmayı hayatın içine en fazla yayabilenlerimiz!


Prof. Dr. Hfz. Halis AYDEMİR 

👇🏻👇🏻👇🏻

https://youtu.be/DtCghXC-eOA?si=Miob0Il-KxFQY3h-

Hiç yorum yok: