31 Ağustos 2025

Bize Yolumuzu Göster

   Yaratıcı’dan hidayet beklentisi ile günde beş defa her namazda “Bize yolumuzu göster” diyerek Cenâb-ı Hakk’a dua ediyoruz. Birazdan hayata tekrar döneceğim, önüme onlarca seçenek açılacak. Sen bana yolumu, benden istediğini göster. O seçeneklerden hangisi Seni memnun edecekse onu bana göster. Çünkü ben artık hayatı Senin adına yaşamam gerektiğini ve Seni memnun etmem gerektiğini sezdim. Hayatın Sahibi! Sen! 


Hfz. Prof. Dr. Halis AYDEMİR 

İnsanın Sonsuzluk Beklentisi

   Gerçekler mutluluğumuzu yerle bir ettiği için cehaleti tercih edebiliyoruz çünkü bilincimiz bizi rahatsız ediyor. Dolayısıyla bilinçsiz ama sahte ve geçici de olsa “mutlu” kalmayı tercih ediyoruz. 

   İnsan, yaratılışı gereği içinde sonsuz beklenti barındıran bir varlıktır. Peki dünya gibi sınırlı bir ortamda sonsuz beklentisine cevap bulabilir mi? Sınırlı bir varlıkta sonsuz beklenti karşılanabilir mi? Elbette hayır. 

   Sonsuz beklenti ile dünyaya yönelmek farkındalığımızı yok eder ve pek tabii, geleceğimize dair şuurlu bir bakış açısı geliştiremeyiz. 


Hfz. Prof. Dr. Halis AYDEMİR 

Tevbe Sûresi - 38

    “Ey iman edenler! Size ne oldu ki, ‘Allah yolunda savaşa çıkın’ dendiğinde olduğunuz yere çakılıp kaldınız. Yoksa âhiretten vazgeçip dünya hayatına mı râzı oldunuz? İyi bilin ki, âhiretin yanında dünya hayatının zevki hiç denecek kadar azdır.”  (Tevbe Sûresi,38)


   İşte bu, yerin çekimi… Bu aşağılık dünyanın bizi aşağıya doğru çekişi. Bunun kütlesel çekimle ilgisi yok; bu gönülsel bir çekimdir. 


Hfz. Prof. Dr. Halis AYDEMİR 

Günah Nimeti Bozar

    Günah, Allah azze ve cellenin nimetini bozar. Ünsiyet, sevgi ve aşk Allah’ın (cc) nimetidir. Allah (cc) Hz. Adem ile Hz Havva kendisine asi olunca onları hem cennetten mahrum etti, hem de yeryüzüne indirdiğinde birbirinden mahrum etti. 


Hfz. Prof. Dr. Halis AYDEMİR 

Siyonizm Budur!

   Yahudiler, Allah azze ve cellenin gönderdiği Hz. Musa’nın dinini millileştirip hak olmaktan çıkardılar ve onu dünyayı murad eden bir forma soktular. 


  “Ve andolsun,sen onların yaşamaya, bütün insanlardan hatta Allah’a ortak koşanlardan bile daha düşkün olduklarını görürsün. Onların her biri bin yıl yaşamak ister.” (Bakara Sûresi,96) 

   SİYONİZM BUDUR!


Hfz. Prof. Dr. Halis AYDEMİR 

Zulme Karşı Anadolu

   Dünyada zulme karşı en büyük reaksiyonu Anadolu insanı gösteriyor diye nam salmalıydık. Ancak o zaman ecdadının mirasına uygun bir şekilde davranan bir nesil olabilirdik…


   Zalimlere pasif destek verenler aslında zalimlerin tarafındadır. 


Hfz. Prof. Dr. Halis AYDEMİR 

Şeytan Fitneye Uğratmasın

   “Ey Adem’in çocukları! Şeytan sizi de fitneye uğratmasın; ana babanızı cennetten çıkardığı zamandaki gibi.” (A’raf Sûresi,27)


   Günah çıplaklığa; çıplaklık ise haysiyetsizliğe sebep olur. 


Hfz. Prof. Dr. Halis AYDEMİR 

Tevekkül Edebilmek

   Tevekkül edebilmek imanı hayata taşıyabilmek demektir. 


Hfz. Prof. Dr. Halis AYDEMİR 

Yakîn, Bilincin En Üst Düzeyidir

  İnsan at gözlüğü takarak farkındalığı ile mücadele edebilir fakat bundan tümüyle kaçmayı başaramaz. Ebu Cehil buna iyi bir örnektir. Kendisiyle alakalı rivayetlerde: “Evet ben de biliyorum ki Muhammed yalan söylemiyor. Ama ne yaparsa yapsın onu kabul etmeyeceğiz. Biz onlarla ailecek hep yarıştık. Onlar hacılar için kurban kestiler biz de kestik. Onlar ne yaptılarsa biz de yaptık. Şimdi kalkmış diyorlar ki: ‘Bizden bir peygamber var!’ Biz bunu getiremeyeceğimize göre onların üstünlüğünü mü kabul edeceğiz? Hayır! Bunu hiç bir zaman yapmayacağım!” dediği nakledilir. Allah azze ve celle diyor ki: “Kendi içlerinde, kendi nefislerinde bunu yakînen bildikleri halde!…” (Neml,14)

Şu çarpıklığa bakar mısınız?


   Yakîn, bilincin en üst düzeyidir. Ebu Cehil, bilincin en üst düzeyinde gerçeğin farkındalığına ermişken dili ile “Hayır, yalan!” diyordu. 


Hfz. Prof. Dr. Halis AYDEMİR 


(Kendini Unutma adlı kitaptan alıntıdır)

Gerçeğin Yüzü Acıdır

   Gerçeğin acı bir yüzü vardır çünkü “Buyruk Sahibi’ne” karşı olan sorumluluğumuzu hatırlatır. Oysa biz başıboş olduğumuzu ve her istediğimizi yapabildiğimizi “sandığımız” bir kulvarda, “her ne kadar gerçek olmasa da gerçek sandığımız bir kulvarda” kendimizi kandırmayı yeğliyoruz. Öyle de yapsak böyle de yapsak bir Sahibimiz var ve bir gün bizi karşısına alacak. Karşısına aldığında bizi ne bekliyor olacak?


Hfz. Prof. Dr. Halis AYDEMİR 


(Kendini Unutma adlı kitaptan alıntıdır)

Gerçek Yalanı Huzursuz Eder

   Gerçeğin Farkındalığı Yalanı Huzursuz Eder 

   Farkındalığını köreltmek isteyenler bir seferlik değil, sürekli tepki koymak zorundalar, farkındalıklarını sürekli karartmak zorundalar ki küfür üzere huzur bulabilsinler!… Aksi halde bir adım sonra öleceklerini, huzura alınarak hesap vereceklerini ve azap göreceklerini düşünerek hayattan zevk alamazlar! 


Hfz. Prof. Dr. Halis AYDEMİR 


(Kendini Unutma adlı kitaptan alıntıdır)

Öyle İnatçı Varlıklarız Ki

  Yaradan niçin bizi sürekli değiştiriyor? Niçin hayatı böyle kodladı?

  Bizi sürekli değiştiriyor çünkü bu değişim, farkındalığımızın canlı kalması açısından çok önemli. Görmezden gelerek, farkındalıktan kaçarak ilerlediğimiz süreçteki bu değişim ve dönüşümler bizi bir yerde pes ettirsin de artık gidişatımızı, içinde bulunduğumuz süreci doğru okumaya başlayalım isteniyor. 

   Dışarıdan bakıldığında öyle inatçı varlıklarız ki!..


Hfz. Prof. Dr. Halis AYDEMİR 

Secde Sûresi - 21

  “Biz onlara büyük azaptan önce küçük küçük azapları tattırırız.” (Secde Sûresi 21)


   Büyük azap; sonsuz, bitimsiz, nihai… Allah azze ve celle sonsuz azaba giden süreçte kullarını daha küçük azaplarla uyarır, “Ya Rabbi! Bana şunu yapsaydın ben de uyanırdım!” dedirtecek hiç bir hüccet bırakmaz. Kul mazeret olarak hiç bir şey bulamaz çünkü Cenâb-ı Hakk’a “Yapsaydın, uyarsaydın!” diyeceği ne varsa hepsini Cenâb-ı Hak zaten dünyada ona yapmıştır. 


Hfz. Prof. Dr. Halis AYDEMİR


(Kendini Unutma adlı kitaptan alıntıdır)

30 Ağustos 2025

Namazdan Sonra Üç Kez

   Kul, namazını kıldıktan sonra onu Allah’a (cc) layık bir şekilde eda edemediği bilinciyle önce istiğfar etmelidir. 

 Rasûlullah sallâllâhu aleyhi ve sellem namazdan sonra üç kez “Estağfirullah” (Allah’tan mağfiret dilerim) derdi. (Müslim, Mesacid, 135)


Hfz. Prof. Dr. Halis AYDEMİR 

Allah Kuldan Kolay Vazgeçmez

  Cenâb-ı Hakk’ın nimetlerini hep azımsar haldeyiz, körlük ile nankörlük sürecine giriyoruz. 

   Böyle bir körlüğü evlatlarımız bize karşı yapsa kızarız. Cenâb-ı Hak da bizi uyarıyor; farkındalığımızı açmak için çeşitli şeylerle bizi uyarıyor. Bizler nasıl ki evlatlarımızdan hemen vazgeçmiyoruz, Cenâb-ı Allah da kulundan kolay vazgeçmez. Dolayısıyla farkındalığımızı tekrar kazandırmak için gerekirse tokat atar. Bu da O’nun rahmetinin bir tezahürüdür. 


Hfz. Prof. Dr. Halis AYDEMİR 


(Kendini Unutma adlı kitaptan alıntıdır)

Bütün Mesele, Niyet!

   Niyet ve beklentidir kişiyi daha ötesine taşıyan. Şayet bir farkındalık, bir şuur kazanılmış ise bunun öncesinde bir niyet saklıdır: “Ben şuurlu ve hep uyanık olmak istiyorum!”

  Ben uyanık kalmak istiyorum dediğiniz andan itibaren irade devreye giriyor. Ama az sayıda insan bunu başarabiliyor. Sayı her zaman az. Ama az sayıda olsalar da gönüllü olmaları son derece kıymetli Cenâb-ı Hak için.


Hfz. Prof. Dr. Halis AYDEMİR 


(Kendini Unutma adlı kitaptan alıntıdır)

Muazzam Bir Öç

  “Sen onların çoğunun işittiğini yahut aklettiğini mi sanıyorsun?” (Furkan Sûresi 44)


  Ayet-i kerimede geçen “çoğu” ifadesi ile Allah’a (cc) iman etmeyen, hayatı Yaratıcı adına yaşama bilincinde olmayan, dolayısıyla da Cenâb-ı Hakk’ı unutmuş olan kimseler kastedilir. İşin esasında bunlar, aynı zamanda kendilerini unutmuş, unutmak üzere veya unutma sürecinde olan kimselerdir. 

   Bir insanın kendisini, kendi yolculuğunu unutması kadar dramatik bir şey yoktur. O yüzden yüce Yaradan böyle kimselerden muazzam bir öç almıştır. 

   Allah (cc) böyle kimselerden nasıl intikam almış?

   Yaratıcı’sına değer vermemiş, hayatında O’nu hep arkaya atmış umursamamış; kendisine hayat bahşeden Zat ile ilişkisini barışık tutmak için gayret etmemiş kimselere Cenâb-ı Hak kendilerini unutturuyor. 


Hfz. Prof. Dr. Halis AYDEMİR 


(Kendini Unutma adlı kitaptan alıntıdır)


Netice O’nun (cc) Elindedir

    “Neticeyi Cenâb-ı Hak istediği şekilde yaratmıştır” bilinci biz kulları Cenâb-ı Hakk’a bağlar. Eğer böyle olmazsak o zaman hayrı da şerri de gâh şeytandan gâh kullardan bilmek gibi itikadımızın üzerine korkunç bir gölge düşürürüz ve korkulur ki bu kara gölge bir zaman sonra itikadımızı zedelemeye ve ona zarar vermeye başlar. 


Hfz. Prof. Dr. Halis AYDEMİR 

23 Ağustos 2025

Başından Beri İşi Bu!

  Şeytanın işi gücü yok, ben başımı açayım, kolumu açayım, göbeğimi açayım onlarla mı uğraşıyor?


Evet, başından beri işi bu.


Çünkü sosyal yapıyı ve aileyi bozan, insanların saygınlığını yıkan temel süreç burası...


Hfz. Prof. Dr. Halis AYDEMİR 

En Temel Yaklaşım

   “En temel yaklaşım, en sahih referansları içeren yaklaşımdır. Hayatta değişmeyen yanımızı merkeze aldığımızda, hikmeti yakalamış oluruz.” 


Hfz. Prof. Dr. Halis AYDEMİR 

22 Ağustos 2025

Rum Sûresi - 8

   “Kendi içlerinde hiç düşünmediler mi?” (Rum Sûresi,8)

    Bu ayet-i kerime “Nasıl düşünmezler?” diye çıkışarak hesap sorar. Ayetteki asıl ifade “Kendi içlerindeki bu düşünceler sonucunda farkına vardıkları halde, gereğini yapmıyorlar.” şeklinde bir azar niteliği taşır. 


Hfz. Prof. Dr. Halis AYDEMİR 


(Kendini Unutma adlı kitaptan alıntıdır)

Asıl Gündemi Iskalıyoruz

   Türkiye kamuoyunun önemli bir kısmı Filistin’deki zulme duyarsız. 

  Kendi aramızdaki meseleleri büyütüyor; gündemimizi günlük-aylık-yıllık konularla dolduruyoruz. Halbuki Allah azze ve cellenin huzurunda önümüze çıkacak asıl gündemi ıskalıyor ve göz ardı ediyoruz. Ebediyen başımızı yakma ihtimali bulunan bu gündemi ise şeytan bize unutturuyor. 


Hfz. Prof. Dr. Halis AYDEMİR 

Zikir Dediğimiz Şey

   Zikir dediğimiz şey sadece bir tekrar değildir. Zikir; hayatımızda etki oluşturan, kararlarımızı şekillendiren yönüyle Allah azze ve celleyi hatırlamaktır. Allah azze ve cellenin emir ve yasaklarının tümünü hatırlamak, kulun hayatına ve gündemine O’nu dahil etmesi demektir. Böylece kul bulunduğu her yerde Allah azze ve celleyi anıyor sayılır. 


Hfz. Prof. Dr. Halis AYDEMİR 

21 Ağustos 2025

Meşru Vesile Marifettir

   Meşru vesile, Rasûlullah’ın (sav) örnekliğindedir. 

  “O’na yaklaşmaya yol arayın.” (Mâide, 35) ayetini okuyarak, ardından kendi icat ettiğiniz bir uygulamayı vesile gibi gösterip insanlara -tabiri caizse- yutturmaya çalışamazsınız. Buradaki vesile, marifettir; yani Allah’a (cc) bilgi, iman ve salih amellerle yaklaşmaktır. Bu da ancak Rasûlullah’ın (sav) uyguladığı ve gösterdiği şekliyle olabilir. 


Hfz. Prof. Dr. Halis AYDEMİR 

19 Ağustos 2025

Son Kartlarını Oynuyorlar

   Önce işkence yaparlar, aşağılarlar, hakaret ederler, öldürürler… En sonunda hiç biri işe yaramadığında aç bırakırlar. Son kartlarını oynuyorlar inşaAllah. 

   Onlar açısından sabahın yakın olması ümit verici; fakat bizler açısından bu dünyaya olan bağımlılığımızın bizi getirdiği bu duyarsızlık bir o kadar korkutucu ve ürkütücü. Onlar açısından bu açlık 

-inşaAllah- son imtihandır; fakat bizler açısından belki de son fırsat….


Hfz. Prof. Dr. Halis AYDEMİR 

Dünya Bizi Çekiyor

   Dünyanın bir çekimi var. Fizikteki çekiminden bahsetmiyorum; keşke sadece bedenlerimizi çekse, gönüllerimizi de çekiyor. 


Hfz. Prof. Dr. Halis AYDEMİR 

05 Ağustos 2025

Kitabul Enbiya | 3.8.2025

Kitabu’l Enbiya | 3421 | Sahih-i Buhari Hadis Dersleri | 3.8.2025


Dersten Kısa Notlar:


-Allah Resûlüne itaatin içerisinde savaş da var infak da var, toplumun genel geçer doğrularına rağmen hakkı dillendirmek ve yaşamak var…


Prof. Dr. Hfz. Halis AYDEMİR 

👇🏻👇🏻👇🏻


https://www.youtube.com/live/96MVvkrRQ8Q?si=946O0BMUwOWfUQHN

Enbiya Sûresi | 3.8.2025

ENBİYA SÛRESİ

3.8.2025 tarihli dersten kısa notlar:


-Saygı gösterilmeyen ilişkide nasıl ki sevgi tehlikeye girerse kul Rabbini tanımadıkça saygısı da azalır. Kul ne kadar Rabbini tanımaya çalışırsa o kadar saygısı ve hayranlığı artar, Rabbini saydıkça takvası ve sevgisi artar..


-İnsanlar kendisine yazgı seçiyor. “Ben de onlardan olmak istiyorum, ben de o yazgıya dahil olmak istiyorum” diyenler aynı işlemleri/amelleri yapıyorlar. Tercihlerimizle, niyetlerimizle ve işlerimizle yazgımızı biz kendi ellerimizle seçiyoruz..


-Dünyada günah ile olan ilişki biçimimizi çoğalttıkça, derinleştirdikçe, günah ağırlıklarımız dolayısıyla cehennemin derinliklerine doğru yol alıyoruz. O bakımdan önce günahtan arınmak, mağfiret. Bunun için ivedi insiyatif alıp harekete geçmeli, hatta yarışmalı..


-Cehennem ve cehennemin çekim alanından kurtulabilme sürecimizi buradan yönetiyoruz. Dünyadaki dönemimizi kapattığımızda orada sadece buranın sonuçlarını yaşayacağız.


-Cehenneme gidecek olan insanlardan ve cinlerden çoğunun yaradılışı, cehenneme uygun yaratılıştadır; sürekli yenilenen, hep azap çekmesi için hiçbir zaman son nefesini veremeyecek şekilde yaratılırlar.


-Günah, elle tutulur, gözle görülür, ağrılı olan fiziksel bir şey olup kişinin sırtına vurulduğunda yük oluşturan bir şeydir. İşte Cehennemdeki ateş günaha dönüşenleri, yani günahları yakar.. İstiğfar ve tevbe (dönüş) ile kurtulunur..


Prof. Dr. Hfz. Halis AYDEMİR 

👇🏻👇🏻👇🏻


https://www.youtube.com/live/VmwysKhLFSk?si=iMTKgA4o3IxJ7c5l

İbni Hibban Dersleri | 2.8.2025

Haberler Kısmı 4559 | İbn-i Hibban | 2.8.2025


Dersten Kısa Notlar:


-Allah Resûlü (sas): Ademoğlu ''Malım da malım...'' der ama sana ancak yiyerek eksilttiklerin, giyerek eskittiklerin veya tasadduk ederek önden gönderdiklerin kadarı vardır. Her kişi ''Yarın için ne göndermiş?" ona baksın, buyurdu.


-Kuran’ı Kerim’de, Cenâb-ı Hakk’ın ayetlerini öğrendiği halde, Allah’ın ayetlerinden vazgeçip hırsla dünyaya yönelenler köpeğe benzetilir: 

“Fakat o dünyaya saplanıp kaldı, heva ve hevesinin peşine düştü. İşte böylesinin hali, kovsan da bıraksan da hep dilini çıkarıp soluyan köpeğin haline benzer.” (7:176-178)


-Şeytan zengin kimseleri fakirlikle korkuturken fakir kimselere de yetinmekten alıkoyup fuhuşa (ırzını satmaya) teşvik eder. Halbuki Allah size rahmetini ve fazlını vadedder.


Prof. Dr. Hfz. Halis AYDEMİR 

👇🏻👇🏻👇🏻


https://www.youtube.com/live/EWVwdykN1kE?si=7XtfWGclnLcgmJ5S