Mutluluk Cenâb-ı Hakk’ın lütfettiği kadar ve O’nun elinde olan bir şeydir. İç sistemlerimizi yaratan yüce Sahibimiz nerede nasıl bir haz uyanacak, nasıl etkileşecek hepsini O kurmuş, dolayısıyla ayar mekanizması da O’nun elinde.
“İyi bir üniversite okuyacağım, iyi bir mesleğim olacak, arabanın en iyisine bineceğim o arabayla en iyi tatili yapacağım, zaten evliliğim çocuklarım da çok iyi olacak, mutluluğu söke söke almak üzereyim” düşünceleriyle bir yola giriyorsun. Ama o elde etmek istediğin şeyleri hem elde etmen garanti değil, hem de elde ettiğinde o düşündüğün hazza, mutluluğa, sonuçlara yol açması garanti değil. O aradaki ilişki doğrusal değil yani..
Hayattaki en büyük illüzyon, en büyük yanılgı imkanlar ile mutluluklar arasında bir doğrusal ilişki olduğunu sanmak. İmkanları, bizde mutluluğa, güven haline, huzura açacağı düşüncesiyle kovalıyoruz. Daha fazla nakit para daha fazla mutluluk diye bu ilişkiyi mutlak zannediyoruz. Cenâb-ı Hak da yok diyor o öyle değil, Biz içeriden durumu değiştiriyoruz, iç ayarlara müdahale ediyoruz dışarıdan yediğinden haz almıyor.
“Onların malları ve evlâtları seni imrendirmesin; çünkü Allah onlara dünyada bütün bunlarla eziyet vermeyi ve canlarının da inkârcı olarak çıkmasını murat ediyor.” (Tövbe Sûresi,85)
Her şeyin yönetimini bizi Var Eden Allah azze ve cellenin elinde. Bunun bilincinde olmaz isek o zaman varlıklı koşullar mutluluklara yol açar yanılgısına gireriz. Bunun tam tersi de yanılgıdır; yoksunluk da imkansızlık da huzursuzluk ve acı verir gibi sanırız. Halbuki o kısmı da öyle değildir.
Hfz. Prof. Dr. Halis AYDEMİR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder