29 Şubat 2024

Küçük Notlarım 29

-Her şey bizim gündemimize Kontrollü Bir El’in, kontrollü bir şekilde düşürmesi ile giriyor. 


-Öğrendiği gerçeği başkalarıyla paylaşma heyecanı içerisinde olup yanlışta olan insanları uyarmak gibi bir sorumluluğumuz var.


-Hac yolculuğu, şartlar ne kadar zoru gösteriyor olsa da “Cenâb-ı Hâkk’ın dediğinde hayır vardır, Allah benim için kötüsünü istemez” deyip şeytanı kovmanın adıdır.


Prof. Dr. Hfz. Halis AYDEMİR 

28 Şubat 2024

Küçük Notlarım 28

-TAKLİTÇİLER, toplumun sunduğu dini, uzaktan uzağa ne olduğunu hiç bilmeden, sıfır farkındalık ile baş tacı etmiş kimseler. 


-Cenâb-ı Hâk baskının bizi şekillendirdiği hali (baskıyla gelen inancı ve ibadetleri) muteber saymıyor. 


-Allah kullarının kötü olmasını, mücrim olmasını, kâfir olmasını istemez. Kulun iradesini kötüye kullanmasından hoşnut olmaz. Allah kulun iyiliğinden hoşlanır.


Prof. Dr. Hfz. Halis AYDEMİR 

Küçük Notlarım 27

-Kalbimize, fark eden yanımıza güvenmemiz, aslında Allah azze ve celleye güvenmemizle eşdeğer. Çünkü o fark eden yanımızı, bize emanet eden Allah azze ve celle! Ve O bize sağ gösterip, soldan vuracak birisi değil!


-Her birimiz diğerinin sınavındayız, hem kendi sınavlarımıza girip çıkıyoruz, hem de onların sınavları bize ibret mahiyetinde. Birbirimizin hayatlarını okuyarak adım atabilmek için enerjimizi toplamalıyız, daha fazla gecikemeyiz.


Prof. Dr. Hfz. Halis AYDEMİR 

Küçük Notlarım 26


-Dünyada Her Şey

Sevdiklerimiz,

Tutkuyla Bağlandıklarımız,

Her Şey ama Her Şey

Yalan Olacak!

Yeryüzünde bulunanların hepsi fânidir.” (Rahman/26)


-Bize tanınan sürenin irademizi yaşamak için tanındığını hep ıskalıyoruz. 


-Hayatı okumayı, hayatta oyalanmaya tercih et!


Prof. Dr. Hfz. Halis AYDEMİR 

27 Şubat 2024

Küçük Notlarım 25

-Cenâb-ı Hâk size bir yokuş gösteriyorsa, o yokuş sizi yükselteceği içindir! Yukarı tırmandıracağı içindir. Daha yüksek bir dereceye götürmek içindir. Allah azze ve celle hakkındaki zannınızı bozmayın. 


-Hayatı ve hayattaki varlıklar içerisindeki konumunu, çaresizliğini doğru okuyabilenler O’nun koruması ve gözetmesiyle yaşayabildiğini anlar ve o bilinçle Rabbine kulluk edebilir. Çünkü Allah (cc) “Bütün ortamın sahibi benim!” der âdeta!


Prof. Dr. Hfz. Halis AYDEMİR 

26 Şubat 2024

Küçük Notlarım 24

-İnsan bir beyyine üzerine yaratıldı. İnsanın beyyinesi muhakkak bir yaratıcısı olduğunu öngörür. Beyyinesi onu sonsuz bir Kudretin varlığına götürür. Fakat insanlar o beyyinesine vefasızlık eder uzaklaşıp yozlaşır. 


-“Din inanç meselesidir, öyle kabul edersin ve ona güvenirsin” Çoğu batıl dinlerde bu böyledir. İslamda ise durum böyle değildir, hatta İslam bir insanın farkında olmadan bir inancı benimsemesini, kendi insanlığına aykırı bulur.


Prof. Dr. Hfz. Halis AYDEMİR 

Küçük Notlarım 23

-Şükrünü unuttuğumuz hatta lütfedip şükrüne hiç bile girmediğimiz o kadar yığınla nimetle iç içeyiz ki, bizim kalkıp Cenab-ı Hakk’a “bana az vermişsin-hiç vermemişsin” tarzında en küçük serzenişimiz tamamıyla bir cehalet, haddini bilmezlik ve istikbardır. Nimet içinde yüzen birisinin Rabbine olan saygısızlığıdır. 


-Hz Eyyüb aleyhisselâm Cenâb-ı Hâkk’a çok ufak bir şekilde, hafifçene şekvasını iletiyor.Haya üzere olduğunu anlıyoruz.Bizim buradan ders almamız lazım.Kulun ufak bir göz batmasında bile “Ya Rabbi gözüm batıyor” diyerek Cenâb-ı Hâkk’a yönelmesi dua etmesi çok değerlidir. Hiç bir hastalığı O’ndan gayrı giderecek kudret yoktur. 


Prof. Dr. Hfz. Halis AYDEMİR 

25 Şubat 2024

Küçük Notlarım 22

-Kur’an-ı Kerîm’in buyrukları zaman ve zeminden uzaktır. Eskiden nasıl geçerliyse bugün de aynen yeni ve geçerlidir, yarın da asla eskimeyecektir. Kur’an-ı Kerîm bu kapsamda ve bu derinliktedir. 

 

-Allah azze ve celle kul yüz çevirdi diye, görmezden geldi diye ondan hemen vazgeçmiyor. Hayatında zorluklar oluşturuyor. Başta vahiy, sonra Allah’ın (cc) kontrol ettiği hayatın içindeki bütün değişkenler, hepsi yüce Yaradan’ın bir hatırlatmasıdır. 


Prof. Dr. Hfz. Halis AYDEMİR 

Küçük Notlarım 21

  Diyor ki “Şansa bak ya kaybettik. Ne talihsiz adamım ben. Bana da iyisi denk gelmez ki.”

  Nasıl kahroluyor…

  “Bir kişiyle kaybettim, bir puanla kaybettim” diyor. “Bana da böylesi denk geldi” diyor. 


   Her birimiz tesadüflere bağlı talihsiz bir durumun neticesinde kötü bir şeyin bize denk geldiğini ve dolayısıyla sıkıntıya yol açtığını düşünüp kahrolabiliriz. Başımıza gelenin Yüce İradenin eliyle,bilgisiyle “tam zamanında” geldiğini bilmek… En büyük gücümüz Kudretin, Sistemin Sahibinin farkında olmak! 

   Müminler, Yaratan Kudretin farkında olanlar bu hayattaki hiç bir sürecin kontrol dışı, randomize, tesadüflere bağlı olarak ilerlemediğini, hayatın kontrollü, sınama amacıyla, özenle yürütüldüğünü bilirler. Bu, büyük bir kuvvet sağlar. 


Prof. Dr. Hfz. Halis AYDEMİR 

Zor Zamanlarda Mümin Tavrı | Sakarya | 25.1.2024 

👇🏻👇🏻👇🏻

https://youtu.be/iK31WMvprbs?si=i4Uet34UPB8qy98n

24 Şubat 2024

Küçük Notlarım 20

  Söylemlerimizin içinde ne kadar Cenâb-ı Hakk’ı barındırması imanımızın ne kadar kâmil olduğuyla ilişkili bir şey. Dolayısıyla Mümin olan kimse hayattaki iş ve oluşların tamamını ne kadar Cenâb-ı Hakk’ın üzerinden yorumlamayı başarabiliyorsa imanı o kadar kemâle ermiş demektir.

  “Cenâb-ı Hak burada bana ne demek istiyor?” Sorusuna cevap arayan kimse her şeyin Cenâb-ı Hakk’ın kontrolünde ve müsaadesiyle ilerlediği bilincindedir. Bu açıdan kendimizi tartabiliriz. Bazen kendimizi seküler düşünceler üzere yakalayabiliriz. Bunu yakaladığımızda hemen düzeltebiliriz.


Prof. Dr. Hfz. Halis AYDEMİR 

İnci ve Mercan Okumaları | 23.2.2024

👇🏻👇🏻👇🏻

https://www.youtube.com/live/dNfTG1I9e98?si=sFL0aVFnHkQq-bQP

19 Şubat 2024

A’râf Sûresi 175

Dersten Kısa Notlar: 


Kendisine kanıtlarımızı verdiğimiz, fakat onları bir kenara atan, bu yüzden şeytanın peşine taktığı, nihayet azgınlardan olan kişinin haberini onlara anlat.” (Araf-175)


-Ayetler kişiyi karanlıklardan aydınlığa çıkarırken ayetlerden vazgeçenler aydınlıklardan karanlığa düşerler.


-Kul günlük namaz kılıp Kur’an-ı Kerîm okursa Allah azze ve celle ile sürekli irtibatta olur. Böylece şeytan bu  kişilere karşı oldukça pasif kalır, bu kişilerin duygu, düşünce ve beden yapıları da düzelir.


-Kişi her gün Allah azze ve cellenin kelamını okuyarak namaz kıldığında, anlamaya çalışarak Kur’an-ı Kerîm okuduğunda yüksek bir koruma ve sağlam bir psikolojiye kavuşur, şehvetini ve duygularını yönetip şeytanın hilelerine karşı daha güçlü bir güvenceye ve iradeye kavuşur.


-Şeytan insanın ayağını nasıl kaydırır?

Kişi Cenâb-ı Hakk’ın ayetlerinden sıyrılırsa şeytan onun üzerinde güç elde eder. O kişi artık şeytanın ayak izlerini takip eder. Öyle ki şeytanın ayağını kaldırdığı yere o ayağını basar. Böylece şeytan onun ayağını kaydırmış olur.


-Allah azze ve cellenin ayetlerini bildiği halde göz ardı edip farklı bir istikamette ilerleyen kişinin bu tavrı zalimliktir. Cenâb-ı Hak da ayetlerine bu şekilde tavır gösteren kişileri bir başka zalimin yani şeytanın peşine takar.


-Hidayet apaçık olmuşken, hakkı görmüşken Allah azze ve cellenin Kitabıyla irtibatını kesenler ancak yalancılardır (hattârdır.) 

  Allah (cc) :

Bizim ayetlerimizi yalancılardan başkası yalanlamaz!” buyurmuştur.


-Hattâr: Kalbinde beliren gerçekliğe hiyanet edip aksini dillendiren, kalbiyle olan eşgüdümünü, kalbiyle olan senkronizasyonunu bozan, yalancı kimse demektir.


Prof. Dr. Hfz. Halis AYDEMİR 

👇🏻👇🏻👇🏻

https://www.youtube.com/live/Q5RTASs7tog?si=lf-Yben2LbwJvuwI

Din Kardeşine Yardım Etmek

Din Kardeşine Yardım Etmek |

TRT Radyo | 24.11.2023 


Dersten Kısa Notlar: 


-“Resûlullah (sav) şöyle buyurdu: ‘Zalim de olsa mazlum da olsa kardeşine yardım et.’ Bunun üzerine birisi, ‘Ey Allah"ın Resûlü! Eğer mazlum ise yardım ederim, ancak zalimse ona nasıl yardım edeceğim?’ dedi. Resûlullah buyurdu ki, ‘Onu zulümden uzaklaştırırsın veya onun zulmüne engel olursun. İşte bu ona yapacağın yardımdır.’” 

(Buhârî, İkrâh, 7)


  Cahiliyedeki kişiler soy bağına önem veriyordu. Eğer bizden olduktan sonra haklı olmuş haklı olmamış çok önemli değil; biz halükarda ona sahip çıkarız, ona destek veririz. Ama İslamiyet’in gelmesiyle birlikte Cenâb-ı Hak cahiliyedeki hak dışındaki bu batıl anlayışları yıktı. Hakkın egemen olduğu anlayışı yerleştirdi. Tam da böyleyken Rasûlullah sallâllâhu aleyhi ve sellem gelip de “Zalim de olsa mazlum da olsa yardım et” deyince sahabiler şaşırdı. Birisi haklı olarak “Ey Allah"ın Resûlü! Eğer mazlum ise yardım ederim, ancak zalimse ona nasıl yardım edeceğim?” Diye sordu, adam birine zulüm ederken bir de ben ona yardım mı edeceğim? Allah’ın Resulü iyi bir muallim. Diyor ki “Onu engellersin yahut onu zulüm yapmaktan alıkoyarsın. İşte ona yardımın da böyle olur.” Yani öyle bir toplum inşa ediyorsunuz ki herkes vargücüyle iyiliklere katkıda bulunmaya çalışıyor. Birisinin yanlışa yönelmesini engellemeyi iyilik sayıyor. 


-Bir kimsenin onuruna, haysiyetine karalayıcı bir şekilde konuşmak da zulüm örneğidir. İftira etmek, gıybet bunlar da zulüm örneğidir. En çok zulüm örneklerini ağız dediğimiz organımızla yapıyoruz. 


Prof. Dr. Hfz. Halis AYDEMİR 

👇🏻👇🏻👇🏻

https://youtu.be/xELmd8Jx6cY?si=iCC0bGzvDX7okhEj

18 Şubat 2024

Dünyevileştren ZevklermzeKarşı

Dünyevileştiren Zevklerimize Karşı Bağımlılıktan Nasıl Kurtuluruz? | 

TRT Radyo | 16.6.2023


Dersten Kısa Notlar: 


-Niceleri daha fazlasını elde etmek için, daha fazlasına hükmetmek için icabında hiç sınır tanımadılar. Bu duygularını tatmin etmek için öyle vahşileşenler var ki… Aynı evde büyüyenler bile bir miras paylaşımında birbirlerine girebiliyorlar. Bizi dünyevîleştiren zevklerin tutku haline gelmesi öyle belirgin ki bizi kendimizden, insanlığımızdan edecek. 


-Bilinç kadar hiç bir şey bizim kendimizi kontrol etmemize el vermez. Hiç ölmeyecekmiş gibi hareket edersek mal,mülk, kariyer, itibar, ihtiras sevdası içine gireriz. Hep bize kalacakmışcasına bir vehmin içinde oluruz. Bu bağımlılığın ta kendisi. Kişi aklederse bu nimetlerin hepsini ona Cenâb-ı Hakk’ın verdiği bilincinde olur. Şükreder ve Cenâb-ı Hak da onun mutluluğunu sana yaşatır. 


-Bağımlılık öyle bir köreltiyor ki insanı elde ettiği her şeyi sıradanlaştırıp yenisinin peşine düşüyor. Bağımlılık kişinin kendisini yakıyor. Bu kişiler ölüm ile şok oluyorlar. 


-Kişi Cenâb-ı Hakk’ın verdiğini Cenâb-ı Hakk’tan daha çok sevecek şekilde kendi müstakil dünyasını koymaya başlıyor. Oysa ki Yaradan’a minnet duygusuyla kontrollü yaşamalıydı, akibeti de perişan olmamalıydı. 


-Çabalarımıza dualarımız eşlik etmeli. Biz asla kendi varlığımızla mutlak egemen değiliz. Bedenimizde çok ciddi kötüye meyledecek unsurlar var. Ancak Allah azze ve cellenin inayetiyle insan buna hükmedebilir, kontrol oluşturabilir, sonuca ulaşabilir. 


Prof. Dr. Hfz. Halis AYDEMİR 

👇🏻👇🏻👇🏻

https://youtu.be/3Z8UcU80o5U?si=IwsTeorEVlvXGx1i

Şeytanın Hileleri (31.1.2024)

Şeytanın Hileleri ve Bunlardan Kurtulmanın Yolları | İnsanın Anlam Arayışı | Dost Tv | 31.1.2024 


Dersten Kısa Notlar:


-Ölümü hayatı yaratan Cenâb-ı Hak hangimiz daha güzel amel çıkaracak diye yaratmış. O yüzden ne şeytanı ne dışarıdan başka bir faktörü kişinin iradesini ele geçirecek şekilde ona musallat etmez. Ki karşısına alıp onu sorumlu tutabilsin, neden bu cürümü işledin diyebilsin. İrade dokunulmazdır. Hiç kimsenin iradesi zapt edilemez kontrol edilmez. Davet edilir, şeytan da davet ediyor. Ama kişi doğruyu yanlışı ayırt edebilir doğrunun peşinden gidebilir. Allah azze ve celle iradeyi muharrem kılmış. 


-Kişi kendisini kendi iradesiyle şeytana teslim eder, şeytanın bizim üzerimizde bir egemenliği yoktur. 


-Nefs dediğimiz şey kişinin kendisi. Duygularımız kendi öz benliğimizin parçası. Bizden haricen bir varlık değil. Kontrolü yine bizde. Duygularımızın esiri olan yine bizleriz. Öfken de hasedin de tutkun da şehvetin de kontrol edilebilir, yönetilebilir. 


-“Nefis Rabbimin acıyıp koruması dışında, daima kötülüğü emreder.” (Yusuf-53)

  

-Şeytan delalete sevk eder. Kimi hurafeler ile, batıl yersiz kuruntular ile kişiyi doldurur. Bugün şeytanın hile olarak en çok geliştirdiği şey gelip bize diyor ki “Sen bu işleri anlayamazsın bilemezsin bu işlerin altından kalkamazsın. Sen hayatına bak, bunlar çok derin mevzular.” 


-Şeytan amansız düşman. Son dakkaya kadar bizim peşimizi bırakmaz. Kendisini görmüyoruz. Bizle kurduğu ara yüz vesvese dediğimiz iç sesimizle bizle konuşuyor. Biz onu duymuyoruz ama bizim içimizdeki sesi taklit eden bir varlık. Bunu peygamberlere dahi yapabildi. 


-“İblîs dedi ki: ‘Bundan böyle benim sapmama izin vermene karşılık, ant içerim ki, ben de onları saptırmak için senin doğru yolunun üstüne oturacağım.Sonra elbette onlara önlerinden, arkalarından, sağlarından, sollarından sokulacağım ve sen onların çoklarını şükredenlerden bulmayacaksın.’” (A’raf 16,17)


-Şeytanın zürriyeti de var. İçlerinde yayaları var, binekli süvarileri var. Muhtemelen Cenâb-ı Hak şeytanın bizi nasıl kovaladığını iyi anlamamızı istiyor, hızlı hareket ettiklerini binekler kullandıklarını söylüyor. Bunlar cinlerin şeytanlaşmış olanları. Cinlerin hepsi gelip bizimle uğraşmıyor. Cenâb-ı Hak iyilerinin de olduğunu söylüyor. Bütün peygamberlerin karşısında konumlanan bir cinlerden şeytanlar gürûhu var ve onların etkileşimde bulunduğu insandan şeytanlar gürûhu. Cenâb-ı Hak dedi ki onlara karşı savunmasız değilsiniz! Ben sizinle beraberim ve ne zaman şeytan sizde olumsuz bir şey oluşturursa o zaman Bana sığının! Dolayısıyla şeytana mahkum değiliz, görünmezlikleri bir üstünlük olsa da bizim alemlerin Rabbine sığınabilme imkanımız onun da fevkinde, üstesinde. Onların bize erişiminden çok daha hızlı Cenâb-ı Hakk’ın muhafazasını çağırabiliriz. 


-Örneğin faiz konusunda şeytan şöyle bir altın vuruş yaparak kişiye şunları söyletiyor: “Faiz haram değildir, böyle bir zamanda faiz haram olur mu Allah böyle bir şeyi yasakalmaz. Faiz nedir ki alışverişten ne farkı var?” Şeytan bunları söyleterek kişi Cenâb-ı Hak ile boy ölçüşen, O’na başkaldıran konumuna geliyor. Tabi bunu bir meydan okuma psikolojisiyle yaptırmıyor. Sen doğrusunu anlıyorsun, diyerek nabza göre şerbetler de verdiriyor şeytan. Kimisi reform gerilimleriyle dine iyilik yaptığı saik düşünceyle bunu yapıyor. Allah azze ve celle arka plandaki sabit cürümü biliyor. Allah azze ve celle mücrimleri kesinlikle yakalar. 


-Adam ibadete yöneliyor, şeytan ona gelip hem de ilk günde diyor ki “En iyisini yapacaksın. En küçük ayrıntıyı bile kaçırmayacaksın. Farzlar sünnetler nafileler hatta mümkünse üstüne de koyacaksın.” Şeytan böylelikle kişiyi pes ettirmeye çalışır, yılmasını ister. Güya şeytan iyiliği söylüyor. Kişi “Benim esas önceliğim Rasûlullah sallâllâhu aleyhi ve sellemin hayatında tatbik ettikleridir.” Diyerek bunun üzerinde ilerlemeli. 


Prof. Dr. Hfz. Halis AYDEMİR 

👇🏻👇🏻👇🏻

https://youtu.be/aUfE68dR4_A?si=wKeRzdzCSIDZyiRk

17 Şubat 2024

Fıtrat Hakk’ı Arar!

Dersten Kısa Notlar: 


-‘Hani Rabbin Âdemoğullarına: “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” diye sormuştu. Onlar da: “Evet, şâhitlik ederiz ki sen bizim Rabbimizsin” demişlerdi. Böyle yaptık ki kıyâmet günü: “Doğrusu bizim bundan haberimiz yoktu!” demeyesiniz.’ (Araf-172)


-Kişi öğrenene öğrene Yaratıcısını bilmeye çalışır ki insanlar hiçbir şey bilmezler olarak dünyaya geldiler.


-Kişi hangi batıl dinde veya ortamda olursa olsun, Hakk’ın arayışına yöneldi mi Cenab-ı Hakk ona hakkı ulaştırır. Yok değilse peygamber evinde de olsa kişi hakka ulaşamaz.


-Fıtrat, Hakk’ı aramaya programlıdır. Ama kişiler kendilerine zulmeder de gördüğü haktan uzak durur da küfürde kalmada ısrar ederlerse Allah Azze ve Celle kalplerini eğriltir.


-İnsan uzun zaman batıla inad ederek o tarafta olursa iradesiyle kalbini karartır.


-Üzerinde herhangi bir baskı (itiraf etme zorunluluğu) yok iken, kendini özgür hissettiği iyi zamanlarda hakkı itiraf etmeyenlerin baskı/zorluk anında itiraf etmelerinin hiçbir faydası/anlamı yoktur.


-Allah (cc) bu hayatta kişilere fıtratıyla vardığı sonuç neyse onu savunması için hakkı bildirdi. Bu yüzden imanı bilebilmenin, Yaratıcıyı bulabilmenin yolu ne önceyi hatırlamak ne de çevresindeki ataları ile ilgilidir.


-Hakk’a ulaşmaya yeter bir potansiyelde bir fıtrat ile dünyaya gönderildik. Ne dünyaya gelmezden öncesini hatırlamamak ne içinde bulunduğumuz aile, coğrafya ve şartlar buna engeldir. İrade temelli bir fırsat eşitliği söz konusudur.


-Herkes Hakk’ı kendi fıtratıyla; gören gözleriyle, işitmesiyle, akleden kalbiyle bulabilir.


-Haberimiz yoktu dersek diye Rabbimiz bizden söz aldı. Demek ki dünyada Rabbimiz yok diyenlerin hepsi bilerek inkâr ettiği için bu sözü söylemektedir. 


Prof. Dr. Hfz. Halis AYDEMİR 

👇🏻👇🏻👇🏻

https://www.youtube.com/live/sG0F2f-Y9Pw?si=P5YYcdO18c-f_nJu