06 Ocak 2024

Filistin Dersleri 10 (22.11.2023)

Siyonizm İle Nasıl Mücadele Etmeliyiz? | Dost Tv | 22.11.2023


Dersten Kısa Notlar:


-İsrailoğulları’nın bu ideolojisi son yüzyılda ortaya çıktı. Onların deyimiyle Arz-ı Mevud’ta (Vaat edilmiş topraklar), Kudüs ve civarında yer edinmek istedikleri, orada istiklale kavuşmak bir devlet kurmak hevesinde oldukları bir ideoloji. 


-Muhtemelen ismini Siyon Dağı’ndan aldı. Kur’an-ı Kerîm’deki ifadesiyle 

Tur-i Sînâ (Sînâ Dağı):

Sînâ dağında yetişen, hem yağ hem de yiyenlerin ekmeğine katık veren bir ağaç (zeytin ağacı) meydana getiririz.” (Müminun-20)

  Ve Tîn Sûresi’nin başında da Cenâb-ı Hak yemin ediyor: “Yemin olsun incire ve zeytine; Sînâ dağına; ve şu güvenli beldeye!”

  Allah azze ve cellenin Hz.Musa aleyhisselâm ile konuştuğu bu dağdan adını alıyor. 


-Cenâb-ı Hakk’ın Hz.Âdem’den bu yana tüm peygamberlerle insanlara gönderdiği ahitler var. Ahit karşılıklı bir sözleşmedir. Hak ve ödevler söz konusudur. Kul Cenâb-ı Hakk’ın istediklerini ödev olarak yerine getirince Cenâb-ı Hakk’ın vaadi haktır illa ki gerçekleştirir. Ama Yahudilerin bakış açısında Cenâb-ı Hak ile etkileşim sakat bir yaklaşım üzerine oturuyor: “Cenâb-ı Hakk’ın verdikleri bizim hakkımızdır; bizden bekledikleri de veresiyedir, bir ara öderiz kabilinden.. Ödemesek de olur. Allah müsamahakârdır. Bize kızmaz.”

  Özel kılınmayı abarttıkça abartıyorlar, kendilerini Allah’ın oğulları olarak niteleyerek öncelikli sayıyorlar. Ancak bu özelliği ve güzelliği sağlamanın yolu ahdin sorumlulukları kısmında. Eski Ahit’te Cenâb-ı Hak şunları yapacaksınız demişti; Allah’a kulluk yapacaksınız, dürüst olacaksınız, söz tutacaksınız, yetimi dulu gözeteceksiniz, haksızlık etmeyeceksiniz, komşunun hakkına riayet edeceksiniz, peygamberlerime iman edeceksiniz.. vb. Bu ahdi Cenâb-ı Hak onlara birer sorumluluk olarak verdi. Sıkı sıkı bu ahde tutunmalarını istedi, ciddi bir şekilde ahdi sahiplenin. Ve merak etmeyin Allah azze ve celle vaadini gerçekleştirektir. Ama onlar ne yaptılar? Peygamberlerinin bir kısmını katledip bir kısmını yalanladı. Sadece kendi hevasını ve arzusunu Cenâb-ı Hakk’tan umdular. Ama kulluklarını yerine getirmediler. Arz elbette Allah’ındır. Cenâb-ı Hak onu salih kullarına varis kılar. Onlar ise salih olmadılar ve Cenâb-ı Hak da oradaki güzellikleri onlara yaşatma vaadini yerine getirmedi. Bu sefer lanet gelir, gazab gelir. 


-Siyonist anlayışında “Tanrı bize sonuçta ödülü illa ki verecek çünkü biz O’nun sevgili kullarıyız.” Düşüncesi var. Bu Yahudilerin de çoğunda var. Ama içlerinde bir kısmı daha adil; 

Anti-Siyonistler “Biz Allah’ın ahdine riayet etmedik. O da bize sürgünü yazdı.” Diyorlar. “Şuanda ceza altındayız. Cezamızı yaşarsak böylece Tanrı’yı memnun edebiliriz. Ama kalkar da tekrar bir devlet kurmaya girişirsek bu bizim cezamızı delmeye çalışmak olur. Dolayısıyla bu da O’nun ayrıca bir gazabına yol açar.” 

  Anti-Siyonist düşünce her ne kadar o da kendisini özel görse de en azından sorumluluğunu bir miktar sahiplenmiş, devlet kurma fikrine mesafeli duruyor. 


-Onların lanetlenmiş olma olgusunu yanlış anlamamak gerekiyor. Onlara artık hidayet kapısı kapanmış, doğru yolu bulamazlar gibi yanlış bir yoruma sapmamak gerekiyor. Onların zulümlerine, küstahlığına karşılık adavetimizi, düşmanlığımızı hak ettikleri ölçüde göstereceğiz ama asla içlerinden iman etmeye namzet olanları da unutmayacağız. Çünkü Rabbimizin kıstası bize böyle emrediyor: “Eğer haksızlıklara son verirlerse, artık zâlimlerden başkasına düşmanlık yoktur.” (Bakara-193)


-Siyonizm ile mücadele araçlarının bence bugün en önemlisi DAVETTİR. 


-Siyonizm’in elinde insanları davet edecekleri hak bir inanç yok. İnsanların özvarlıklarına ve hissiyatlarına, etnik aidiyetlerine sunacakları hiç bir hak mesajları yok. Dolayısıyla insanları etki alanına çekebilmek için gayrımeşru yolları kullanıyor; uyuşturucuyu, porno endüstrisiyle şehevi duyguları kullanıyor. Çaktırmadan belli linkler ile insanları avlamak istiyor. 

  Peki bunun karşısında bizim elimizdeki en güçlü silah ne? Elimizde hak bir mesaj var. İnsanların hepsini eşitleyen, onurunu özgünlüğünü saygınlığını kültürel çeşitliliğini hepsini koruyan ve neticede de onu Allah azze ve celle ile buluşturup, ahirette de sonsuz bir mutluluğa davet eden muazzam bir mesaj! 


-Davet ile Müslüman olanlar, karşı rüzgara rağmen batıldan sıyrılıp da gelenler bugün Siyonist’in emniyet çok endişe ettiği, en çok rahatsız olduğu tipler. Batıda hızlıca yayılıyorlar ve çok hızlı bir şekilde Siyonizm’i deşifre ediyorlar. Onlar konuşarak anlatarak Batı’da hızlı bir uyanışa vesile oluyorlar. Dolayısıyla davet aracı Siyonizm’in panzehiri. Gençler yabancı dilleri öğrenip İslam’ın davet ile yayılımına ivme katarak yol alırlarsa o zaman denklem hızlı bir şekilde tersine döner. Hidayet olan her kişi sadece kazandığımız 1 kişi değildir; aynı zamanda onların kaybettiği 1 kişidir. Dolayısıyla iki kat tesiri olur. Onların kendi çevrelerine etkisi bizim onlara olan etkimizden daha yüksek faktöre sahip. 


-Müslüman fertler olarak, dünyayı bir ahtapot gibi sarmış olan Siyonist iktidarla mücadele ederken neler yapabiliriz? 

1.Adım; ne olup bittiğini anlatma, şuurlandırma.

2.Adım; bu şuuru başkalarına düzgün bir dille paylaşma. 

Ve 3.Adım olarak da bunu daha pratik mecralara somut neticeler verecek şekilde yansıtma. Başta ticaret. Mesela bunlardan biri BOYKOT. 

  Boykotu küçümseyip sulandırmak isteyenlere aldanmamak gerekiyor. Bunu iyi yönetebilmek lazım. Boykot konusunda İslam coğrafyasında Türkiye uyanmış veya toparlanmaya yakın gözüken bir ülkedir. Diğerleri o kadar sefil durumda ki. 

  Ekonomiyi ele geçirmek önemli bir basamak. Yeraltı yerüstü zenginliklerimizi bundan böyle onların eline kaptırmamak, sonrasında akademik sahada hamle yapmak. Bilim yapmak. Nükleer silahlara ise karşı taraf sahip olur da siz sahip olmadan yakalanırsanız artık onun avı demeksiniz. Burada asimetrik orantısız bir güç var. Bizim de nükleer güce ihtiyacımız var. 


Prof. Dr. Hfz. Halis AYDEMİR 


https://youtu.be/gWGUf03Yx7A?si=lu2SFtkvKXbrABJx

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder