KONU: HELAL
(Bursa/Görükle Gençlik Merkezi
24.Aralık.2021 tarihli söyleşiden kesitler)
-İçinde doğduğumuz ve bulunduğumuz bu hayatta mülkün, yerin ve göklerin sahibi Allah Azze ve Celle. Dolayısıyla biz bu ortamda neyi yiyip, neyi içebileceğimizi, nerede oturup nerede oturmayacağımızı, nelere el uzatıp uzatamayacağımızı Allah Azze ve Celle’den eğer mülkün sahibi o ise O’ndan öğrenebilme yaklaşımına ‘’helal arayışı’’ diyoruz. Dolayısıyla bir kimse bir şey helal midir haram mıdır arayışına ne zaman girer? Mülkün sahibinin Allah olduğu bilincini, gerçeğini tanıdığı andan itibaren girer. Yoksa ona “Bu haram!” Dediğin zaman öylece bakar. Mesela “Kürtaj haram!” Diyorsunuz, bakıyor ve size “Beden benim, bedenimin içinde gelişen olay benim, dolayısıyla onun üzerindeki tasarruf hakkı da benim, kim karışabilir?” Diyor. Söyledikleri doğru değil. Yani beden onun değil, bedende gelişen cenin onun değil. Dolayısıyla da tasarruf hakkı basitçe onun değil çünkü onlar onun değil.
-O’nun mekânındasın, O’nun yarattığı bedenle yaşıyorsun ve O’na karşı “benim neyi içip neyi içmeyeceğimi sen bana söyleyemezsin” demeye kalktın mı bu alemlerin Rabb’i ile dikleşme demektir. Boy ölçüştürme demektir ve bir başkaldırıdır.
-“Allah alışverişi helâl, faizi ise haram kılmıştır.” (Bakara-275)
“İyi ve temiz olanlar size helâl kılınmıştır.” (Maide-4)
Burada çok açık bir rahmet var; Allah azze ve celle bize hoş şeyleri helal kılmış ve yasakladıkları açısından da bunlar size zarar verir diyor.
Cenâb-ı Hak haram kıldıkları şeye karşı insanda parazit bir duygu potansiyeli oluşturdu. Ve bununla aklederek baş etmemizi istiyor. Hayat bir sınav üzere ilerliyor.
-Sahip bana bunu yasakladıysa, ben Sahibin sahip olduğu mekânda ve ortamda O’nun hükümranlık haklarını tanımalıyım. Yasaklarını çiğnemeye hakkım yok.
-“Orada karşılıklı kadeh alıp verirler, ama o içecek ne saçmalamaya yol açar ne de günah işlemeye.” (Tûr-23)
Cenâb-ı Hakk’ın burada haram kıldığını söylediği içkiyi dönüp cennete baktığımızda orada günah değil ve bu dünyadaki o kötü,zararlı tarafları da yok; zevk, safiyane mutluluk ve hoşnutluk veren bir şey, problem yok. Sahip burada haram demişken orada helal diyebilir. Sahip burada belli şeyleri sınırlamışken orası için bize buyurdu ki: “Orada canların istediği, gözlerin zevk aldığı her şey vardır ve siz orada sonsuza kadar kalıcısınız.” (Zuhruf-71)
-Bugünkü seküler hukuk; “Bir kişinin yapıp edebilecekleri,hakkı,hukuku bir başkasınınkinin başladığı yerde biter” diyor. Ama Müminler’in öyle değil, Müminler’in hakkı,hukuku Allah'ın başlattığı yerde başlar;Allah'ın bitirdiği yerde biter. Sonra kendi aramızdaki hukukta da birbirimizin kişilik haklarına aynen seküler hukukta olduğu gibi riayet ederiz, gözetiriz ama seküler hukukta bu üst kudretin sahiplikten kaynaklanan haklarını tanımak gibi bir şey yoktur. Bir de bir adam düşünün ki var eden kudreti tanıyor ama var eden kudretten herhangi bir mesaj ondan gelen herhangi bir vahyi tanımıyor. (Yani kelime-i tevhidin, şahadetin ikinci bölümü) O zaman “Var eden kudret var ama O’na karşı saygımı yaşayabileceğim, O’nun şu olur bu olmaz, diyeceği aramızda bir iletişim olmadığı için her istediğimi yapabiliyorum, her istediğim davranış biçimini yemeyi içmeyi ondan sonra konuşmayı, her şeyi yapabiliyorum. Bir sorumluluğum yok!”
Dikkat ederseniz bu düşüncede din bir hayata dönüşmüyor ve hatta hayatı da anlamlı kılmıyor; Yaradan yaratmış da burada bizi unutmuş gibidir.
Prof. Dr. Hfz. Halis AYDEMİR
https://www.youtube.com/live/SmqxuXxMJ-Q?si=yXokjGHhubfZM1U2
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder