06 Ekim 2023

Gençlerle Söyleşi-37

KONU: YALAN


(Bursa/Görükle Gençlik Merkezi 17.Temmuz.2020 tarihli söyleşiden kesitler)


-Hiç bir şey Resûlullah’a (sav) yalan kadar nahoş gelmiyordu. O, çocukluk zamanlarından itibaren (kendisine vahiy gelmezden evvel) yalan konuşmayan emin bir kimse olarak bilindi. Doğruluk Resûlullah’ın (sav) müşriklerce dahi bilinen bir karakteriydi,ahlakıydı. 


-“İnkârcılar gerçeği yalanlıyorlar. Oysa içlerinde gizlediklerini Allah çok iyi bilmektedir.” (İnşikak-22,23)

“inkâr edenler, bu uyarıya kulak verecekleri yerde, gurura kapılmış ve ayrılığa düşmüşlerdir.” (Sad-2)

Bir kimse Rabbinin indirdiği vahyi yalanlıyorsa, Yaratan Kudret’in kendisine seslenişini yalanlıyorsa bil ki anlamadığından bilmediğinden değil fark etmediğinden değil, özellikle yalanlamak istediğindendir. Arzularının peşine düşüyorlar. Sözümona uçsuz bucaksız sınırsız yaşayabilmek adına kendi başına kalabilmek için (buna özgürlük diyorlar) fark ettiği halde Rabbine karşı sorumluluğa girmemek üzere, O’ndan gelenleri kasten yalanlamayı tercih ediyor insanların çoğu!


-Yalan önce kişinin kendi iç bütünlüğünü bozar. Eğer yalana devam ederse kendisiyle arasındaki makas açılır. Böyle kimseler kendilerine saygı duymayan, yalancı olduklarını en iyi kendileri bilenlerdir. 


-Kalbimiz ancak sıdk ile ancak Cenâb-ı Hâkk’ın öğütledikleriyle ikna olan ancak O’nunla mutmain bulan organımızdır, o bize itiraz eder. Kalbimiz “doğrusu budur” der. Yalan dille olur; yalanın kalbimizde bir temeli yoktur. 


-İman kalbe girmesiyle iman olur. Sadece dilin tekrarlamasıyla iman olmaz. Kalp ile dil senkronize olursa bu  sıdktır. Anlamadığını anlamış,kavramış gibi yapmak da yalancılıktır. Takliden iman kişinin başına bela olur. 


-İçimizle dışımızın birlikteliğini iyiliğin hatrına da bozsak buna yine yalan denir. 


-Eğer bir şek,şüphe içerisindeysen bunu dürüstçe sor. Ben bunu oturtamadım, kalbimde soru işareti var diyerek araştır. Öğrenip bunun hakikatine varman lazım. 


-Doğru sözün tanımı kalptekinin dile vurulmuş halidir; sözün kendisinin doğru olması yetmez. 


-İman tanık olunan bir şeydir. Başkaları üzerinden doğrulanan bir şey değildir. 


-“Yalanları yüzünden, kendilerine elim bir azap vardır.” (Bakara-10)

Cenâb-ı Hâkk’a karşı dürüst olmayan bir kimse kullara karşı yalandan asla imtina etmez. Dış görüntüsü ne kadar dürüst gösterirse göstersin kesinlikle kötü bir kimsedir. Sadece yakalanmanın ve bunun zararını görmenin hesabını yapar. Kalan durumların hepsinde dişini gösterir. Kişi yalan konuşa konuşa o emanet olan kalbi kararır. 


-Kalpten gelen sözün güzel sonuçları olur. Allah azze ve celle bunu hem dünyada hem ahirette ödüllendirir. Dolayısıyla akleden kimseler Allah’a (cc) karşı dürüst olmanın dünyada da ahirette de karşılığı olacağını bilen kimselerdir. Bir ticaret erbabı bunu “işin hilesi dürüstlüktür” diye kısaca özetlemişti.   


-Kafirler bile dürüst kimselerin kalitesini fark eder, sevmeseler bile saygı duyarlar. Allah bu kalitede olan kalbi ile lisanını birleştirmiş kimselerin dillerinden çıkan sözü yere düşürmez, bir nadide elmas gibi itina ile katına yükseltir. 


Prof. Dr. Hfz. Halis AYDEMİR 


https://www.youtube.com/live/X6BL6KTjyIs?si=BlGFceXXn76Xwy2W

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder