Rihle 2023 Konya |
Konferans “Davet” | 28.12.2023
Konferanstan Kısa Notlar:
-Davet her Mü’mine düşen bir sorumluluktur. Rasûlullah sallâllâhu aleyhi ve sellem hayatındaki bütün hadisleri bir başkasına ulaşabilmenin basamağı olarak görüyordu. Dini en güzel yaşamak bile (başta Allah azze ve cellenin rızası) bir başkasına güzel örnek oluşturabilmenin, onu celbedebilmenin bir vesilesi.
-"Allah’a yemin ederim ki, senin sayende Allah’ın bir tek kişiye hidayet vermesi senin için, kırmızı develerin olmasından daha hayırlıdır.” (Buhari 7/3468, Müslim 2406/34)
-Davetçinin asla strese, gerilime, ötekileştirmeye, ipleri koparmaya, onlardan ümidi kesecek bir merhaleye dönüşme hakkı yoktur. Çünkü davetçinin onu kazanma gibi önemli bir sorumluluğu var.
-“Bu benim yolum, sizi basiret üzere Allah’a çağırıyorum.” (Yusuf-108)
Basiret, görmek anlamak içselleştirmek kavramak netleştirmek demek. Muhatabımızı baskılamak yok. Cebir yok. Zorbalık yok. Allah azze ve celle Resul’üne bile imana sürükleme hakkını vermedi. Senin görevin sadece tebliğ etmektir, dedi. Yüz çevirirlerse yapacak bir şey yok. Sen anlat, muhatabın serbest olsun, dileyen iman etsin, dileyen de küfre yönelsin. Baskı bu işi iyice içinden çıkılmaz hale getiriyor.
-Biz kimseyi ateşten kurtaramayız. Biz sonucuyla ilgilenmeyiz. Görevimizi bilir görevimizi yaparız. Kabul ederse bir insan, Allah azze ve celleye sığınarak kendisini ateşten kurtarmaya vesile aramış olur. Allah azze ve celle iyiliğini bildiği hiç bir kulunu zayi etmez. O kişiye her türlü ayet Cenâb-ı Hakk’ı hatırlatır. Göklerin ve yerin orduları Cenâb-ı Hakk’ın elinde. Ayetlerini gösteren de O, gökten suyu indiren de O. Balta girmemiş ormana suyu indiren Cenâb-ı Hak, ayetlerini de ulaştırıyor.
-Biz “Ben elimden geleni yapmaya çalıştım ya Rabbi” diyerek mazeretimizi oluşturmak derdindeyiz. Başarımız iman edenlerin sayısında değil, görevimizi ifa edebilmekte saklı. Bunu yaptık mı karşılığının Allah azze ve celle katında hazır olduğunu düşünüyoruz.
-Muhatabımıza tebliğde bulunurken hayat sürecinin anlamlı başladığını, anlamlı ilerlediğini ve bu sürecin çok anlamlı bir sonucu olduğunu söyleriz, bizim iddiamız bu.
“Allah; gökleri ve yeri hak üzere yarattı.” (Ankebut-44)
Allah azze ve celle her şeyi hak üzere yarattı gerçek bir sebebi var, öylesine değil. Etrafımızdaki her şey çok sistematik. Varlığımızın bir Var Edicisi olması lazım.
-Muhatabımız Yaratıcı’yı kabul ettiğinde bu sefer Yaratıcı’nın yegane olduğu gerçeğini onunla konuşmalıyız. Allah azze ve celle dedi ki “Ben her şeyin yaratıcısıyım.” Eğer iki ilah olsa o zaman her şeyin yaratıcısı diye bir kudret olamaz.
İlah kavramı kısıtlı olmamalı. Tek bir ilah demek her şeyin bilen, her şeye gücü yeten, her şeyi yaratan demek. Eğer ilah birden fazla olursa o zaman bazı şeyleri bilen, bazı şeylere gücü yeten anlamında olur ki diğer bazı şeyleri de diğer ilah veya ilahlar yapacak sonuçta.
Prof. Dr. Hfz. Halis AYDEMİR
👇🏻👇🏻👇🏻
https://youtu.be/y4j3ZDeTdco?si=g6z1VhB3u_GWcqMD