21 Mart 2024

Küçük Notlarım 34

-Her ne infak ederseniz Rabbim onun yerini doldurur. Bu Allah’ın sünnetidir. 


-Hiçbir bağlantı, kulun Cenab-ı Hakk’a olan bağlantısından daha üstün ve daha hatırlı değildir.


-Kişinin en zayıf halkası, sınavda önüne soru olarak çıkar. 


Prof. Dr. Hfz. Halis AYDEMİR 

Küçük Notlarım 33

-Eğer nimetleri aklınızın, zekanızın, girişimlerinizin, gayretinizin bir sonucu sayıyorsanız, bu Kârun’un yaklaşımıdır ve Kârun onca güç ve servetine rağmen ansızın yok edilmiştir.


-Sizin sorumluluğunuz sizindir. Siz hidayete tutunursanız sapıtan size zarar vermez.


Prof. Dr. Hfz. Halis AYDEMİR 

Küçük Notlarım 32

-Cenâb-ı Hak indirdiği buyruklarla hep ıslahı ister.


-Allah azze ve celle kuralı koyan tarafken kul dilediğim gibi yaşayacağım derse Cenabı Hak ona sıkıntılı bir hayat yaşatır!


-Şeytan açık bulduğu göğüslere girer!


Prof. Dr. Hfz. Halis AYDEMİR 

Küçük Notlarım 31

-Allah Azze ve Celle’nin muradı başka ise biz tüm tedbirleri de alsak fayda etmez, O’nun dediği olur. 

Peki tedbir ne için? 

Allah (cc) emrettiği için.


-İslam, mazlumların canını kurtarmak, masumları korumak için savaşırken, aynı zamanda küffarın da kanını çok dökmeden kazanmayı gözetir.


Prof. Dr. Hfz. Halis AYDEMİR 

Küçük Notlarım 30

-Söz ile yapılan hiçbir uyarı yaşayarak temsil etmekten daha etkili değildir.


-Ne hâlde olduğumuz değil, Cenab-ı Hakkın bize ne hissettirdiği önemlidir.


-Rızık, zaten Allah’ın takdir ettiği kadarıyla elimize geçecek iken bizim gayretlerimiz, tüm çalışmalarımız, nasip arayışlarımız ne için?  Allah emrettiği içindir.


Prof. Dr. Hfz. Halis AYDEMİR 

Siyonizm’in Panzehiri

   Siyonizmle mücadele araçlarının bence bugün en önemlisi DAVETTİR. Çünkü siyonizmin bugün çeşitli isimler altında Yahudi emellerine uygun olarak köleleştirdiği geniş bir dünya var. Peki bunun karşısında bizim elimizdeki en güçlü silah ne? Elimizde hak bir mesaj var; Cenâb-ı Hakk’ın indirdiği İslam’ın hak mesajı! Biz geçmişe dönüp baktığımızda da Rasûlullah sallâllâhu aleyhi ve sellem hem müşriklere karşı hem Yahudilere karşı mevziyi asıl neyle kazandı; DAVETLE kazandı. Dolayısıyla davet aracı Siyonizm’in panzehiri. Eğer müslümanlar gelişen bu iletişim çağında imkanları doğru değerlendirerek, yabancı dilleri gençlerine öğretip İslam’ın davet ile yayılımına bir miktar daha fazla ivme katarak yol alırlarsa o zaman denklem çok hızlı bir biçimde tersine döner çünkü hidayet olan her kişi aynı zamanda onların kaybettiği bir kişidir. 


Prof. Dr. Hfz. Halis AYDEMİR 

👇🏻👇🏻👇🏻

https://youtube.com/shorts/IB58XYi7Rqs?si=zbu_pGrGcPI22x8C

18 Mart 2024

Davetçi Nasıl Çağırır?

   Bize Rasûlullah sallâllâhu aleyhi ve sellemden miras kalan DAVETÇİ MİSYONUMUZ insanları Allah’a (cc) çağırmaktır. Allah azze ve cellenin kullarına Allah’ı hatırlatmak, Sahib’i Mevla’yı hatırlatmak. 

   Bu çağrı cebren mi? 

   “Biz Allah’a çağırıyoruz.” İfadesi gayet yalın. Bütün peygamberler Allah’a çağırdılar. 

   İnsanları falanca şahsa çağırırsak, bunu onun etrafında onu yücelterek, onu farklı belleyerek yaparsak, bir bakmışsın Allah’a giden yegane yol gibi olmuş. Yani o insanlar Allah’a çağırırken illa bizim bu yoldan geçmek zorunda diyor. Bu Allah’a çağırıyormuş gibi yapıp kendi milliyetine, hamasiyetine, meşrebine, mezhebine, fikrine, ideolojisine, meclisine çağırmak. Dolayısıyla Allah’a giden yegane yol onun yolu oluyor. Başka yerden Cenâb-ı Hakk’a gidilemez gibi bir algıya giriyor; bu doğru bir şey değil. 

   Kula kulluk korkunç bir zulüm! 


Prof. Dr. Hfz. Halis AYDEMİR 

👇🏻👇🏻👇🏻


https://youtu.be/AtNQq8zlih0?si=fGwg6v7QGMpQR2jE

13 Mart 2024

Hüznü Besleyen Çaresizliktir

  Müminler cennete girince ilk neye sevinir, hoşlarına giden şey nedir? Cennette ilk fark edip Cenab-ı Hakk’a hamd ettikleri şey nedir?

Fâtır Sûresi-34: “Allah’a hamd olsun ki bizden hüznü, tasayı giderdi.” 

Demek ki Müminlerin dünyadaki genel durumu, çoğunlukla olan durumu 
tasaymış. Hüzün her an insanın peşinden kovalamakta. Cennette hüznün olmaması ne büyük saadettir. 

Korkuyu besleyen belirsizliktir. Hüznü besleyen çaresizliktir. 

Müminler Kur'an'la, vahiyle irtibatlı olarak ve sürekli dua ederek bu korku ve hüzünden belli oranda uzaklaşırlar. İnsanların hüzünden çıkış mecraları farklıdır.

Rabbimiz çok Gâfur ki büyük büyük günahlarımızı bağışladı, hiç de bunu hak etmezdik. Sonra Rabbimiz çok Şekûr ki ufacık ufacık şeylerimizi ciddiye alıp bize hüzünden uzak cennet yurdunu bahşetti. 


Prof. Dr. Hfz. Halis AYDEMİR 

10 Mart 2024

Zinde Kalmanın Formülü

  Herkesin kalan bir Ramazan’nı vardır. Geçen Ramazanlar’ın sayısını biliyoruz. Ama kalan Ramazan’ı bilmiyoruz. Hayatın bir parantez arası olduğunu ve ucunun kapalı olduğunu nerede düşünmeliyiz? En çok da Ramazan’da düşünmeliyiz. Bazen su yüzeyindeki halimize benzetiyorum. Suya girdiğiniz andan itibaren hava ile teması kesmemelisiniz. Dalsanız da çıksanız da hep belli aralıklarla nefes almak zorundasınız ki bilinç açık kalsın. İşte bu bilinci besleyebilmek, hayatın içerisine hayat sonsuzmuş gibi dalmamak; hayattan çıkacağı günü hesap ederek yaşamak! Çünkü hesap etmezsek hayattan çıkış bir duvara çarpmak gibi ani, şok edici bir tesir oluşturur. Böyle bir şeyi kim ister?

  Cenâb-ı Hak bize başta namaz olmak üzere, Ramazan ibadeti olmak üzere, diğer tüm araçları zinde kalalım, dalgınlığa kendimizi bırakmayalım, sürekli soluk alıp verelim, ölüme hazırlıksız yakalanmayalım diye önemli bir araç olarak öğretti.


Prof. Dr. Hfz. Halis AYDEMİR 

👇🏻👇🏻👇🏻


https://youtu.be/RfgzUsj_2eA?si=nwJHIi1QwchcKQ1j

İşini Allah’a Havale Et!

   Ben işimi Allah’a havale ediyorum. 

“Ya Rabbi hayatımdaki değişkenleri, hayrıma olacak şekilde değiştir.”

  Bu dua kişinin ileriye dönük en muazzam talebi. İlla bir hususta inat etmek, Yüce Yaratıcı’nın maişetine karşı gelmek, yanlış olacaktır. 


  Rabbim sen biliyorsun ben bilmiyorum. Ve senin gücüne,ilmine başvuruyorum. Güç de sende, bilgi de sende. Benim gücüm yetmez. Dolayısıyla ben şimdi diyorum ki; eğer falanca iş benim için daha hayrlı ve güzeldir diyorsan onu bana kolaylaştır, önümü aç. Taşlar denk gelsin, olaylar olacağı şekilde gelişsin. Ama benim dinim ve hayatım açısından beni olumsuz etkileyecekse onu benden uzaklaştır, sav benim başımdan. Hayr her neredeyse onu bana takdir et, beni onunla memnun et.”

   İşte bu Yüce Yaratıcı’nın maişetine kendini tamamen bırakış. İşte teslimiyet bu. Kulun İslam’ı an be an tatması bu. Koşulların değişkenliği bizim İslam’ı yaşamamız için birer araç. 


Prof. Dr. Hfz. Halis AYDEMİR 

09 Mart 2024

Cuma Vaazı (8.3.2024)

Vaazdan Kısa Notlar:


-Dünyada Cenab-ı Hakk’ın rahmetinin hakkını vererek yaşamak ve ahiretteki sonsuz rahmetine kavuşmak için bize rehberlik eden bir Kitaptır Kur’an…


-Cenab'ı Hakk'a ancak halis olarak verdiklerin gidecek… Kulluk ancak Allah'a olur. Her yerde ve her zamanda yardım edecek O'dur.


-Kulluk ancak, her nerede olursak olalım bizi duyan Allah’a olur.

Sizde nimet namına her ne varsa hepsi Allah’tandır. Ancak O’na medyun/borçluyuz.


-Tertemiz kulluğumuz her namazda ikrar ettiğimiz şu sözün içinde gizlidir: Elhamdülillah. 


-Kulluğunu özeti Fatiha suresindedir. Cenab'ı Hakk'ın huzurunda ibadetin icrasını ortaya koyduğumuz bir hâl...


-“Sırat köprüsü” geçidi, dünya hayatında iken “sırat-ı müstakim”i tutturamayanlar için Din Günü’nün dar boğazıdır; kötülerin cehenneme atıldığı…


-Oyalanıp da doğru yönde harekete geçmemek çok tehlikelidir. Çünkü iyi yönde hareket etmeyince geriye doğru kötü yönde hareket edilir; durmak diye bir şey yoktur.


-Her oyalananı bekleyen bir sonraki süreç hakkı reddetme hâlidir. İyi yöne harekete geçemeyen geri doğru düşer.


-Namaz, Güneş’in bütün hareketlerine eşlik eden ve bizi evrensel sistemle eşgüdümlü hâle getiren bir ibadettir. Namaz kılan bir insan, kainatla birlikte yürür, Güneş ile birlikte hareket edip kulluk eder.


-Namaz, insanın alemlerle ahenk içerisindeki kulluğunun adıdır. Onu alemlerin Rabbine bağlar.


Prof. Dr. Hfz. Halis AYDEMİR

Cuma Vaazı | Bursa-Nilüfer Camii | 8.Mart.2024

👇🏻👇🏻👇🏻


https://www.youtube.com/live/KefNZLL_Asw?si=uyFeAJagRvCtf81q

07 Mart 2024

İslam Öncesi İnanç Sistemaği

   İslam'dan önce Cahiliye dönemindeki çocuklar nasıl bir inanç sistematiği içerisinde doğuyordu? 

  Allah'ın Resulü sallallahu aleyhi ve sellemin doğduğu yer olan Mekke fazla kalabalık olmayan bir yerleşke ama yarımadanın merkezinde yer alıyor ve önemli bir merkez. Çünkü Kabe var, etrafında tavaf ederek ibadet ediyorlar ve orada putlar da var bu putları da kutsal belliyorlar. 

Kaideler var, Allah azze ve cellenin haşa kızlarının yani meleklerin gelip bu kaidelere yerleştiklerine inanıyorlar. Yani “Biz yer açıyoruz, herhangi bir taşı oyuyoruz, bir kaide gibi koyuyoruz ve diyoruz ki Allah'ın kızları geldikleri zaman nerede buluşacağız onlarla nerede kontak kuracağız yerleri belli olsun gelsin bunun içerisine nüfuz etsinler ve onlar buna nüfuz ettikleri zaman biz de onlara bu kulluklarımızı sergileyelim. Onlar Allah'ın kızları olmaları bakımından dönüp bunu Allah'a ulaştırsınlar; desinler ki “senin kulların sana tazimde bulunuyorlar bizi kızların olarak çok yüceltiler talepleri var kimisi evlat istiyor, kimisi savaştan muzafferiyet istiyor, kimisi develerinin korunmasını istiyor.”

Bu bir oturmuş sistem, kuşaktan kuşağa devretmiş. Bir çocuk yukarı baktığı zaman atalarını bu esas üzere görüyor. Ve bu bir bariyer teşkil ediyor. Ne kadar çok köklü bir inanışınız varsa, ne kadar soyunuzda bu böyle devam etmişse onlara ve babanıza duyduğunuz saygı eşliğinde size intikal etmiş bir inanç var. Eğer burada bir aykırı düşünce geliştirecekseniz, bu inanç sistemi ile alakalı olarak “bu bana yanlış geliyor”diyecekseniz karşınızda koca bir statiko var; atalar var, aykırı olabilmenin getirdiği korkunç bir tehdit var doğası gereği! 

İşte Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bir peygamber olarak Cenâb-ı Hâk tarafından böyle bir ortama gönderiliyor...


Prof. Dr. Hfz. Halis AYDEMİR 

“Aklı Kullanmada Sahabe Efendilerimizin Usulü” Dersinden Alıntıdır. | Hendek | 14.06.2023

👇🏻👇🏻👇🏻

https://youtu.be/40v9iqZ5-Z4?si=Mwh1-wEh5X1OtmHG


 

Şeytana Prim Verirsek

   Rasûlullah sallâllâhu aleyhi ve sellem: “Her birimizin bir şeytanı var. Benim de var. Allah azze ve cellenin yardımıyla ben ondan korunabiliyorum.” 

  Dolayısıyla kişinin şeytana karşı korunabilmesi ancak Cenâb-ı Hakk’ın inayetiyle, O’na sığınmasıyla mümkündür. Yoksa Cenâb-ı Hak’tan vazgeçtiğimiz anda biz artık şeytanın etkisine kendimizi maruz bırakmaya başlıyoruz. 

  “Keşke falancayı dost edinmeseydim, beni zikirden uzaklaştırdı. Allah azze ve cellenin Kitabından uzaklaştırdı.” Eğer arkadaşımız bizi namazdan uzaklaştırıyorsa tam manasıyla bir şeytanla karşı karşıyayız demektir.

   Cenâb-ı Hakk’ı görmezden gelen birine bu iş için bir yardımcı lazım, onu heveslendirecek onu coşturacak… Kişi başta niyetini,muradını, gayesini bozuyor ve Cenâb-ı Hakk’ın yasakladığı fiillere kendisini maruz bırakıyor. Şeytan da günahkarların, yalancıların üzerine iner. Yani şeytanın yüzü bizim öncüllerimize bağlı olarak gelişiyor. Dolayısıyla herkes şeytana aynı düzeyde maruz değil; herkes şeytanın söylediklerinden aynı düzeyde enfekte olmuyor. 

  “Ben şeytana bu hareket sahasını neyle açıyorum?” Yaptığım yanlış fiillerle..

  Şeytana prim verirsek güçlenir, doyumu yoktur. Her selim alışkanlığımız, sağlıklı davranış biçimimiz ne varsa şeytan hepsini bozmayı, kirletmeyi ve onları Cenâb-ı Hak ile problemli hale getirmeye çabalıyor. Şeytanın egemenliği anca onlarla dost olanlaradır


  Şeytanın vesvese vermediği hiç kimse yok. Ama bunun etkiye dönüşmesi kişinin Cenâb-ı Hak’tan uzaklaşmasıyla ilgili. Kul Cenâb-ı Hak’tan yana iradesini korursa şeytan etkili olamaz. İçtenlikle ihlasla kulun Cenâb-ı Hakk’a bağlılığını yasaması şeytana bütün kapıları kapatıyor. 


Prof. Dr. Hfz. Halis AYDEMİR 

👇🏻👇🏻👇🏻

https://youtu.be/DNjPrikX7mQ?si=2PGa_eanvwmNO4Nd

04 Mart 2024

Cuma Vaazı (1.3.2024)

Vaazdan Kısa Notlar:


-Cenab-ı Hakk’ın ahiret vaadine tutunanlardan olabilmek için O’nun huzuruna geliyor, emir ve yasaklarını dikkate alarak hidayet üzere yaşayabilmek için, bize güç ve destek olsun diye O’ndan yardım istiyoruz…


-Şeytanın üzerimizdeki etkisini kırsın, Kendisine (cc) olan bağlılığımızı, hevesimizi, heyecanımızı güçlendirsin, bize kuvvet kazandırsın, düşünce kaldırsın, yanlış yapınca bağışlasın diye Cenab-ı Hakk’ın huzuruna geliyoruz. 


-‎Cenab-ı Hakk ile aramızdaki ilişki dinamik bir ilişkidir. Sürekli O’nun desteğine ihtiyacımız vardır. İşte bu yüzdendir ki Besmele bizim yol haritamızdır: باسم الله الرحمن آلرحيم


-‎Dünyadaki sürecimizde Cenab-ı Hakk’ın geçici rahmetine, ahiretteki sürecimizde de bitimsiz, sonsuz rahmetine kavuşmak için Besmele çekiyoruz: باسم الله الرحمن الرحيم


-Akleden iyiler varlığa bakar, yerdeki varlıklara, göklere ve kendi yaratılışına bakar, maddedeki sisteme bakar ve şöyle der: Bunlar boş yere yaratılmadı. Burası çok ciddi bir neticeye varacak. Her şeyin bir hesabı var…


-Göklere, yere bu düzeni yerleştiren, maddeye bu dengeyi kuran, ufacık bir atomun içerisine bile sayısız formül, hikmet yerleştiren Allah, zalim ile mazlumu, muttaki ile münafığı bir mi tutar? Bunların tek tek hesabının görüleceği Din günü bunun için var!


-Allah amellerini ve niyetlerini eğriltenlerin kalplerini eğriltir. Cenab-ı Hakkın huzuruna temiz, sağlıklı kalpler ile çıkanlar kurtulurlar.


-Kalp bozulunca tekrar düzeltmenin bir yolu var mı?

  Elbette var. Eğer kul, Cenab-ı Hakk’ın huzuruna varıp da yalvarıp yakarır ve mağfiret dilerse kulda ıslahat başlar. Allah onun kalbini ıslah eder, imanı sevdirip kalbini süsler, davranışlarını ıslah eder.


Prof. Dr. Hfz. Halis AYDEMİR

Cuma Vaazı | Bursa-Nilüfer Camii | 1.Mart.2024

👇🏻👇🏻👇🏻

https://www.youtube.com/live/NL5fJx_bOTc?si=Wr5raO16UhggnWv9

Rihle 2023 | Davet | Konya

Rihle 2023 Konya | 

Konferans “Davet” | 28.12.2023


Konferanstan Kısa Notlar:


-Davet her Mü’mine düşen bir sorumluluktur. Rasûlullah sallâllâhu aleyhi ve sellem hayatındaki bütün hadisleri bir başkasına ulaşabilmenin basamağı olarak görüyordu. Dini en güzel yaşamak bile (başta Allah azze ve cellenin rızası) bir başkasına güzel örnek oluşturabilmenin, onu celbedebilmenin bir vesilesi. 


-"Allah’a yemin ederim ki, senin sayende Allah’ın bir tek kişiye hidayet vermesi senin için, kırmızı develerin olmasından daha hayırlıdır.” (Buhari 7/3468, Müslim 2406/34)


-Davetçinin asla strese, gerilime, ötekileştirmeye, ipleri koparmaya, onlardan ümidi kesecek bir merhaleye dönüşme hakkı yoktur. Çünkü davetçinin onu kazanma gibi önemli bir sorumluluğu var. 


-“Bu benim yolum, sizi basiret üzere Allah’a çağırıyorum.” (Yusuf-108) 

  Basiret, görmek anlamak içselleştirmek kavramak netleştirmek demek. Muhatabımızı baskılamak yok. Cebir yok. Zorbalık yok. Allah azze ve celle Resul’üne bile imana sürükleme hakkını vermedi. Senin görevin sadece tebliğ etmektir, dedi. Yüz çevirirlerse yapacak bir şey yok. Sen anlat, muhatabın serbest olsun, dileyen iman etsin, dileyen de küfre yönelsin. Baskı bu işi iyice içinden çıkılmaz hale getiriyor. 


-Biz kimseyi ateşten kurtaramayız. Biz sonucuyla ilgilenmeyiz. Görevimizi bilir görevimizi yaparız. Kabul ederse bir insan, Allah azze ve celleye sığınarak kendisini ateşten kurtarmaya vesile aramış olur. Allah azze ve celle iyiliğini bildiği hiç bir kulunu zayi etmez. O kişiye her türlü ayet Cenâb-ı Hakk’ı hatırlatır. Göklerin ve yerin orduları Cenâb-ı Hakk’ın elinde. Ayetlerini gösteren de O, gökten suyu indiren de O. Balta girmemiş ormana suyu indiren Cenâb-ı Hak, ayetlerini de ulaştırıyor. 


-Biz “Ben elimden geleni yapmaya çalıştım ya Rabbi” diyerek mazeretimizi oluşturmak derdindeyiz. Başarımız iman edenlerin sayısında değil, görevimizi ifa edebilmekte saklı. Bunu yaptık mı karşılığının Allah azze ve celle katında hazır olduğunu düşünüyoruz. 


-Muhatabımıza tebliğde bulunurken hayat sürecinin anlamlı başladığını, anlamlı ilerlediğini ve bu sürecin çok anlamlı bir sonucu olduğunu söyleriz, bizim iddiamız bu. 

  “Allah; gökleri ve yeri hak üzere yarattı.” (Ankebut-44)

  Allah azze ve celle her şeyi hak üzere yarattı gerçek bir sebebi var, öylesine değil. Etrafımızdaki her şey çok sistematik. Varlığımızın bir Var Edicisi olması lazım. 


-Muhatabımız Yaratıcı’yı kabul ettiğinde bu sefer Yaratıcı’nın yegane olduğu gerçeğini onunla konuşmalıyız. Allah azze ve celle dedi ki “Ben her şeyin yaratıcısıyım.” Eğer iki ilah olsa o zaman her şeyin yaratıcısı diye bir kudret olamaz. 

  İlah kavramı kısıtlı olmamalı. Tek bir ilah demek her şeyin bilen, her şeye gücü yeten, her şeyi yaratan demek. Eğer ilah birden fazla olursa o zaman bazı şeyleri bilen, bazı şeylere gücü yeten anlamında olur ki diğer bazı şeyleri de diğer ilah veya ilahlar yapacak sonuçta. 


Prof. Dr. Hfz. Halis AYDEMİR 

👇🏻👇🏻👇🏻

https://youtu.be/y4j3ZDeTdco?si=g6z1VhB3u_GWcqMD